Biliyorum, futbol maçları olmadığı, futbol konuşulmadığı
zaman günler geçmek nedir bilmez. Hele sezon bittiğinde, tadımız tuzumuz öyle
bir kaçar ki... Ağustos ayı gelinceye kadar, yurt içi ve yurt dışında yapılan
tüm hazırlık maçlarını izleriz. Transfer gündemini takip edip, hangi oyuncunun,
hangi kulübe, ne kadara mal olacağını, sonu gelmez sohbetlerde, sonu gelmez
taktik ve önerilerle futbolu hayatımızdan uzaklaştırmayız. Televizyonu
açtığımızda izlenecek futbol programı, tartışılacak pozisyon, dinlenilecek
yorumcu bulamadığımızda, eski maç görüntülerine bile razı oluruz. La Liga,
Bundesliga, Premier Lig, PTT 1. Lig veya Futbol Arşivi’nden görüntülerin
tekrarı, hiç fark etmez!.. Yeter ki, baktığımızda futbolu görelim. Yine
seyreder, yine konuşur, yine hakeme kızar, yine “O gol kaçar mı?” muhabbetine
kaldığımız yerden devam ederiz…
Biliyorum, futbolcular gibi sizde ekmek parasını futboldan
kazandınız, kazanıyorsunuz. Sizlerden futbola ara vermenizi istemiyorum.
Futbolsuz hayat, çok bayat biliyorum. Ben de Galatasaray, Fenerbahçe ile olan
puan farkını kapatacak mı, Ujfalusi teknik
adamla oyuncular arasında nasıl bir köprü olacak, Önder Özen- Bilic ikilisi
Beşiktaş’ı nereye taşıyacak ya da Trabzonspor Avrupa’daki başarısını ligde de
yakalayacak mı merak ediyorum.
Üç gün sonra Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası
Danimarka’da start alacak. Avrupa Futbol Şampiyonası’nı siz nasıl
seyrediyorsanız, ben de Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası’nı öyle
seyrediyorum. Siz nasıl maç bitene kadar ekranın karşısından ayrılmıyorsanız,
ben de öyle yapıyorum. Siz futbolda nasıl Ronaldo mu, Messi mi tartışması
yapıyorsanız, bizde Duvnjak mı, Rutenka mı diye tartışıyoruz…
Sayın spor yazarları, sayın futbol yazarları… Sizlerden,
Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası’ndan sadece ama sadece bir maç izlemenizi
rica ediyorum…
Bir spor yazarının hentbolu bilmediğini düşünmüyorum zaten.
Ama son yıllarda hentbolun ne kadar geliştiğini, Avrupa’da nasıl oynandığını
görmenizi istiyorum. Neler kaçırdığınızı o zaman göreceksiniz…
Daha önceki yazımda “Hentbolun kalbi, doğduğu yerde atacak”
demiştim. Ben eminim, sizin kalbiniz de böyle atacak, “yok böyle bir şey”, “bu
spor ne olmuş böyle?” diyecek, gözlerinize inanamayacaksınız.
O heyecana, o tempoya, o güce, o fiziğe, o mücadeleye, o
seyirciye hayran olacak, “yok böyle bir şey” yerine, “varmış böyle bir şey”
diyeceksiniz.
Eminim siz de benim gibi maç sonuna kadar ekranın başından
ayrılmayacak, ertesi gün hentbolu, maçı, mücadeleyi ve sporcuları
konuşacaksınız.
Futboldaki gol burada da var, futboldaki mücadele burada da
var, büyük kulüplerin dışında kalan takımların seyircisinden daha fazla seyirci
burada da var, hatta daha fazla eğlence, daha fazla heyecan var.
Siz gelin, bir saatinizi hentbola ayırın. Bakın bakalım
benzerlikler var mıymış?
Bakın bakalım hentbol nasıl bir spormuş?
Sporda ki birebir mücadeleyi seviyor, sahadaki rekabetten
hoşlanıyorsanız, size hentbolu izlemenizi tavsiye ediyorum.
12 Ocak 2014’de Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası
başlıyor. Hentbol Avrupa’da başladı, Avrupa’da biliniyor, Avrupa’da oynanıyor.
Avrupa’nın en iyileri de Danimarka da sahne alacak. Avrupa’nın en iyi
hentbolcularına sahip Hırvatlar mı, Mikkel
Hansen’li ev sahibi Danimarka mı, Karabatic ve Horozlar mı, hem
bayanlarda hem erkeklerde büyük hamle yapan Sırplar mı, her sporda başarılı
olan İspanyollar mı, yoksa Macarlar mı?.. Peki Polonya, İsveç!
En iyisi gelin biz bu maçları izleyelim, bu maçları
konuşalım.
Hentbola seyirci kalmayalım, seyircisi olalım!..
0 yorum:
Yorum Gönder