Zeynur Pehlivan; Beden Eğitimi Öğretmeni, Milli Hentbolcu, Antrenör, Hentbol Yazarı; Eğitim Uzmanı, Milli Hentbolcu Zeki Pehlivan'ın Eşi; Lise Öğrencisi, Milli Hentbolcu Doruk Pehlivan'ın Annesi

21 Ocak 2015 Çarşamba


Biliyorum, futbol maçları olmadığı, futbol konuşulmadığı zaman günler geçmek nedir bilmez. Hele sezon bittiğinde, tadımız tuzumuz öyle bir kaçar ki... Ağustos ayı gelinceye kadar, yurt içi ve yurt dışında yapılan tüm hazırlık maçlarını izleriz. Transfer gündemini takip edip, hangi oyuncunun, hangi kulübe, ne kadara mal olacağını, sonu gelmez sohbetlerde, sonu gelmez taktik ve önerilerle futbolu hayatımızdan uzaklaştırmayız. Televizyonu açtığımızda izlenecek futbol programı, tartışılacak pozisyon, dinlenilecek yorumcu bulamadığımızda, eski maç görüntülerine bile razı oluruz. La Liga, Bundesliga, Premier Lig, PTT 1. Lig veya Futbol Arşivi’nden görüntülerin tekrarı, hiç fark etmez!.. Yeter ki, baktığımızda futbolu görelim. Yine seyreder, yine konuşur, yine hakeme kızar, yine “O gol kaçar mı?” muhabbetine kaldığımız yerden devam ederiz…
Biliyorum, futbolcular gibi sizde ekmek parasını futboldan kazandınız, kazanıyorsunuz. Sizlerden futbola ara vermenizi istemiyorum. Futbolsuz hayat, çok bayat biliyorum. Ben de Galatasaray, Fenerbahçe ile olan puan farkını kapatacak mı, Ujfalusi  teknik adamla oyuncular arasında nasıl bir köprü olacak, Önder Özen- Bilic ikilisi Beşiktaş’ı nereye taşıyacak ya da Trabzonspor Avrupa’daki başarısını ligde de yakalayacak mı merak ediyorum.
Üç gün sonra Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası Danimarka’da start alacak. Avrupa Futbol Şampiyonası’nı siz nasıl seyrediyorsanız, ben de Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası’nı öyle seyrediyorum. Siz nasıl maç bitene kadar ekranın karşısından ayrılmıyorsanız, ben de öyle yapıyorum. Siz futbolda nasıl Ronaldo mu, Messi mi tartışması yapıyorsanız, bizde Duvnjak mı, Rutenka mı diye tartışıyoruz…
Sayın spor yazarları, sayın futbol yazarları… Sizlerden, Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası’ndan sadece ama sadece bir maç izlemenizi rica ediyorum…
Bir spor yazarının hentbolu bilmediğini düşünmüyorum zaten. Ama son yıllarda hentbolun ne kadar geliştiğini, Avrupa’da nasıl oynandığını görmenizi istiyorum. Neler kaçırdığınızı o zaman göreceksiniz…
Daha önceki yazımda “Hentbolun kalbi, doğduğu yerde atacak” demiştim. Ben eminim, sizin kalbiniz de böyle atacak, “yok böyle bir şey”, “bu spor ne olmuş böyle?” diyecek, gözlerinize inanamayacaksınız.
O heyecana, o tempoya, o güce, o fiziğe, o mücadeleye, o seyirciye hayran olacak, “yok böyle bir şey” yerine, “varmış böyle bir şey” diyeceksiniz.
Eminim siz de benim gibi maç sonuna kadar ekranın başından ayrılmayacak, ertesi gün hentbolu, maçı, mücadeleyi ve sporcuları konuşacaksınız.
Futboldaki gol burada da var, futboldaki mücadele burada da var, büyük kulüplerin dışında kalan takımların seyircisinden daha fazla seyirci burada da var, hatta daha fazla eğlence, daha fazla heyecan var.
Siz gelin, bir saatinizi hentbola ayırın. Bakın bakalım benzerlikler var mıymış?
Bakın bakalım hentbol nasıl bir spormuş?

Sporda ki birebir mücadeleyi seviyor, sahadaki rekabetten hoşlanıyorsanız, size hentbolu izlemenizi tavsiye ediyorum.
12 Ocak 2014’de Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası başlıyor. Hentbol Avrupa’da başladı, Avrupa’da biliniyor, Avrupa’da oynanıyor. Avrupa’nın en iyileri de Danimarka da sahne alacak. Avrupa’nın en iyi hentbolcularına sahip Hırvatlar mı, Mikkel  Hansen’li ev sahibi Danimarka mı, Karabatic ve Horozlar mı, hem bayanlarda hem erkeklerde büyük hamle yapan Sırplar mı, her sporda başarılı olan İspanyollar mı, yoksa Macarlar mı?.. Peki Polonya, İsveç!
En iyisi gelin biz bu maçları izleyelim, bu maçları konuşalım.

Hentbola seyirci kalmayalım, seyircisi olalım!..
Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 04:34 in    No comments »

0 yorum:

Yorum Gönder

Bookmark Us

Delicious Digg Facebook Favorites More Stumbleupon Twitter

Search