Zeynur Pehlivan; Beden Eğitimi Öğretmeni, Milli Hentbolcu, Antrenör, Hentbol Yazarı; Eğitim Uzmanı, Milli Hentbolcu Zeki Pehlivan'ın Eşi; Lise Öğrencisi, Milli Hentbolcu Doruk Pehlivan'ın Annesi
  • Kaliteli Hentbol : Seyirci

    Türkiye de ki U20 Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası esnasında Talant Dujshebaev ve Heiner Brand’la sohbet etme şansına sahip olmuş, Heiner Brand’a ise bir çok sorunun ...

  • Bir Hentbol Maçına Bunun için Gitmelisiniz..

    Pek çok spor dalı bir birine benzer özellikleri ve becerileri içerir. Bu becerilerin üst düzeyde uygulandığı sportif özelliklerde bu branşın güzelliklerini ortaya çıkarır....

  • Siyah Final

    Herkes tahmin eder, Erkekler Hentbol Süper Liginde Beşiktaş’ın final oynayacağını. Ve bu nedenle gözler diğer finaliste çevrilir. ...

24 Aralık 2014 Çarşamba



İyi Bir Hentbolcu, İyi Bir Atlettir
Bir Avrupa Şampiyonası daha  bitti..
Bir güzel hentbol daha bitti ve her güzel hentbol maçı bittiğinde olduğu gibi, bu turnuva bittiğinde bir kez daha anladım ki hentbol, kadın ve erkeğe aynı özellikte yakışan en güzel takım sporu..
Bir hentbol maçı izlerken;
Erkekler mi  daha hızlı,  kadınlar mı..
Erkekler mi daha kuvvetli, kadınlar mı..
Erkekler mi daha yaratıcı, kadınlar mı..
Erkekler mi hentbolu daha iyi oynuyor, kadınlar mı, diye hiç düşünmedim.
Bana göre ikisi de, aynı derecede güzel oynuyor.
Atletizmdeki gibi..
Kısa mesafeci Shelly-Ann Fraser veya Usain Bolt,  uzun mesafeci Paula Radcliffe veya Kenenisa Bekele, sırıkçı Yelena İsinbayeva veya Sergey Bubka gibi..
Hepsi aynı güzellikte, hepsi aynı özellikte...
Hepsi güçlü, hepsi hızlı, hepsi dayanıklı, hepsi becerikli..
Kadın hentbolu veya erkek hentbolunda olduğu gibi..
“Yanlış anlamayın..” diyerek sözüme başlamayı sevmiyorum ama gerçekten beni yanlış anlamayın.
Basketbolu erkeklerde, Voleybolu kadınlarda, ama hentbolu, hem erkeklerde, hem kadınlarda seyretmekten büyük keyif alıyorum.
Bakın ben hentbolcu olabilirim ama  iyi bir sporseverim.  Yani bir Djokovic-Nadal finali için sabaha kadar uykusuz kalabilirim. Kadın Basketbol takımımızı veya Voleybol takımımızı seyretmek için can atarım.
Demek istediğim bu değil.
NBA’deki basketbol neden bu kadar ilgi ve seyirci çekiyor. Tamamen şova yönelik olduğu için.. Hareketler, paslar, smaçlar..
Peki biz bu basketbolu, kadın basketbolunda görebiliyor muyuz.. Hayır.. Bir maçta kaç kez smaç görebiliyoruz. Belki hiç. Kadın basketbolunda atış tekniği bile çok farklı.
Kadın voleybolunu, neden çok seviyorum. Çünkü mücadele görüyorum. Erkek Voleybolundaki gibi bir şutla, bir smaçla hücum bitmiyor.
Ama bu yönleriyle bile her voleybol veya her basketbol maçı çok güzel.
Dediğim gibi, yanlış anlamayın.
Hentbola gelince..
Hentboldaki bir tekniği, kadın sporcuda aynı şekilde uygular, erkek sporcuda.. Kempa hareketini hem erkek, hem kadın maçlarında görebilirsiniz. Hem erkek, hem kadın kaleci,  kaleden kaleye gol atabilir.
Yani, Kanatta Carmen Martin’de, Luc Abalo’da aynı çevirme atışını yapar.
Oyun kuruculardan Kristina Neagu’da, Domagoj Duvnjak’da şuta aynı şekilde, aynı kuvvetle yükselir
Pivotta Heidi Löke’de, Hakon Myrhol’da rakipleriyle aynı şekilde boğuşur.
Kalede  Clara Woltering’de, Mattias Andersson’da aynı çılgınlıkta, aynı cesarettedir.
Her spor dalı için sözlediğimiz bir cümle vardır. “Bir sporcu öncelikle iyi bir atlet olmalıdır.” Bu, tam Hentbol branşı ve bir hentbolcu için söylenmiş bir cümledir.
Biliyorsunuz, Atletizm; koşular, atmalar ve atlamalardan oluşur. İyi bir hentbolcuda iyi bir  koşucu, iyi bir atıcı, iyi bir atlamacıdır. Bir hentbolcu, bir spinter kadar hızlı koşabilir, bir ciritçi kadar kuvvetli atabilir, bir üç adımcı kadar uzağa atlayabilir.
İyi bir hentbolcu, iyi bir atlettir.
Hentbol, bu ve bunun gibi birçok nedenle çok güzel bir takım sporudur.

Hem erkekler, hem kadınlar için..
Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 06:02 in    No comments »

14 Kasım 2014 Cuma


"Takım nedir? Bazı kişilerin aynı formayı giymeleri ya da aynı kulüp ismi altında, kendi isimleri bulunan formaları giyen bir dizi sporcunun bir arada bulunması mıdır? Peki, bu onları yüksek performanslı bir takım haline getirebilir mi? Hayır! Kulüp adı altında olmasa bile onlar bir ekip halinde hareket edip, hepsi aynı zamanda ve aynı yerde bulunabilirler. Ancak, her tecrübeli antrenör bir gerçeği bilir ki, yarışma sırasında takım olgusu ya da gerçeği kolaylıkla bozulabilir.

Şampiyonluk düşüncesini oluşturma ve sürdürmedeki takım olabilme davranışları, bir kalp atışı gibidir ve  beraberinde akıllıca yol almak, kendinden bir şeyler vermek ve bunları sürdürebilmek gibi temel bazı kişilik özelliklerini de gerektirmektedir.
Yüksek Performanslı Takımların Yedi Ölçütü Bulunmaktadır
Hentbol, Futbol, Basketbol, Voleybol vb. spor takımlarında başarılı olabilmek için, sporcuların ve antrenörlerin bireysel ihtiyaçları ile takımın ihtiyaçları arasında nasıl bir denge kurulacağının bilinmesi gerekir. Bu aynı zamanda takım yöneticileri ve hizmet sağlayıcılar için de geçerlidir. Her takım üyesinin sahip olmasını gerektiren bazı özellikler bulunur. Bu özellikler:  1) Takım becerileri, 2) Takımı tanımlayan yaygın ve kapsamlı bir dil 3) Bir yol haritası (çerçevesi / planı / modeli) takip etmek ve sıkı sıkıya uygulama araçlarıdır.
Şampiyonluk hedefi olan ve yüksek performanslı bir takım oluşturmak isteyen antrenörler; savunma, hücum, teknik, taktik vb. gibi becerilerin yanında aşağıda sayılan yedi ölçütün de öğretilmesine ve sahip olunmasına çalışması gereklidir. Bu ölçütler:
1. Amaç ve Kimlik
Takım için anahtar ölçüt olan sorulardan birincisi “Niçin biz buradayız?” sorusudur. Kişisel uyum ve düzenli bir aidiyet sağlandığında takım amacına ulaşma yolunda ilerlemiş olur. Bu sağlanamazsa, uyum bozukluğu, korku ve takımda belirsizlik yaratır. Amaç belli olursa, takım üyeleri de neden takım var, neden takımın üyesi olmak için çabalıyorlar bunu bilebilir ve eyleme geçebilirler.
2. Saygı ve Güven
Anahtar sorulardan ikincisi “Siz kimsiniz?” Karşılıklı saygı, samimiyet ve spontan ilişkiyi gerçekleştirebildiğinde takım başarıya ulaşabilir. Bu gerçekleştirilemezse, güvensizlik, tedbirli hareket etme ve cepheleşmeye yol açar. Bu konu tüm takım bireyleri arasında yüksek düzeyde güven ve saygının oluşmasında önemli rol oynar.
3. Açık Roller ve Sorumluluklar
Anahtar sorulardan üçüncüsü “Kim, ne, ne zaman ve nerede yapacak?”tır. Varsayımlar, net ve entegre edilmiş hedefler ile roller belirlenmiş ise takım düzenli bir çalışma içine girebilir. Eğer bunlarda belirsizlik varsa bu soru yanlış rekabete ve ilgisizliğe yol açacaktır. Bu ölçüt, takımdaki rollerin, sorumlulukların ve görev dağılımını sağlamak için anlaşılır ve etkili bir detek sağlar.
4. Taahhüt ve Destek
Dördüncü anahtar soru ise, “Nasıl destek olabiliriz?” sorusudur. Bir takım, paylaşılmış bir takım vizyonu, düzgün tahsis edilmiş kaynaklar ve iyi bir karar verme modeline sahipse düzgün işler yapabilir. Eğer bunu çözemediyse, takımda bağımlılığa, parçalanmaya ve karşı-bağımlılığa yol açar. Bu ölçüt yerine getirilebilirse takım dışarıdan ihtiyaç duyduğu taraftar, örgütsel destekler ve başka bağlılıklar da sağlayabilir.

5. Yönetilmiş Eylemler
Beşinci anahtar soru “Nasıl Uygulayacağız? sorusudur. Takımın açık süreçleri, kesin bir sıralaması ve disiplinli bir uygulaması varsa işler düzgün yürürütülür. Eğer bu ölçüt yoksa takımda çatışma, karışıklık, dengesizlik ve zamanında yapılamayan işler ortaya çıkar. Bu konu iyi bir şekilde uygulanırsa, eylemlerin-uygulamaların, sezon planlamalarının, oyun planlarının, oyun/maç incelemelerinin, brifinglerin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlar.
6. Sürekli Mükemmellik
Anahtar soruların altıncısı “Sürekli Gelişimi Nasıl Sağlarız?” sorusudur. Takım bunu gerçekleştirebilirse, esneklik, sezgisel iletişim ve sinerji gösterir. Takım bunu sağlayacak gelişmeyi gösteremezse, durgun, uyumsuz, aşırı şekilde olumsuz stresli ve engellenmiş bir hal alır. Ve tabiki maç ya da oyunların kaybedilmesine ve özgüvenin yitirilmesine neden olur. Bu ölçüt sağlanabilirse takımda yaratıcı , yenilikçi bir ruha, takım gelişimine ve sürdürülebilir bir sinerji artışına neden olur.
7. Canlılık ve Esneklik

Takım ölçütlerindeki son ve yedinci soru “Nasıl Enerjik Kalacağız? sorusudur. Takım güçlü kalır, değişimde ustalık gösterebilir ve motivasyonu yitirmezse başarılı olur. Bunu sağlayamazsa sıkılma, yılgınlık ve çözülme meydana gelir. Bu soru takımdaki bireylerin ve takımın kendini yenilemesini ve yeniden canlandırarak keyif almalarını dolayısıyla performansın artmasını sağlar.

KAYNAK:
Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 03:07 in    No comments »



1. Takımdaki Psikolojik Unsurlar ve Oyuncuların Hazırlanması

E. Hahn, bir maça hazırlanırken genç oyuncuların davranışlarının değiştirilebilmesine yönelik 3 farklı yöntemden bahsetmektedir: Rehberlik/yol gösterme, danışmanlık ve antrenörlük

Rehberlik/yol gösterme; yarışma ve antrenman için yeterli zihinsel davranışların geliştirilmesidir. Danışmanlık; bir oyuncuya verilen sporla ilgili ya da sporla ilgili olmayan tüm önleyici tavsiyelerdir. Antrenörlük; Hahn’a göre, oyuncunun müsabaka sırasındaki başarısını en üst seviyeye çıkarmak için davranışlarına yapılan etkilerdir.

Aşağıda yapılan analizler özellikle genç oyuncuların antrenörlerine yöneliktir.

2. Antrenörlük Teriminin Kökeni

İddialara göre; bir posta arabasına bağlanan atların, bir yerden bir yere götürülürken idare edilmesi sırasında sürücüsünün sahip olmasını gerektiren becerilerin, antrenörlük yapmak olarak değerlendirilmesine dayanmaktadır. Bu nedenle “antrenör” terimi, birilerini bir yerden bir yere getirmeyi ifade eden bir araç olarak kullanılmıştır. Bu geçmiş kökene karşın antrenör, yüksek düzeyde teknik ve taktik yeterlikler kazandırmak için oyuncuların anlama kapasitelerini yükseltmek olarak ifade edilebilir.

Antrenörlüğün amacı, yalnızca oyuncuların hentboldeki teknik ve taktik yeteneklerini geliştirerek tarafsız bir refakatçi ya da yönlendirici olmak değil, aynı zamanda oyuncularının zihni yeteneklerini geliştirici, motive edici tavsiyeler de vermektir.

Bu nedenle antrenörlük yapılırken, problemler, çatışmalar ya da teknik-taktikle ilgili zor durumlarla karşılaştığında oyunculara hazır çözümler sunulmamalıdır. Fakat, bir oyuncunun, hentbol oyununun bütünüyle ilgili konularda, onun oyuna dönük yeterliklerinin geliştirilebilmesinde yardımcı olunmalıdır. Genç oyuncular, bazen oyunu kaybetmek anlamına gelsede, düşünmeye, karar vermeye ve buna göre hareket etmeye cesaretlendirilmelidir.

3. Antrenör Teriminin Tanımlanması

Antrenörlük, belirli yeteneklerin geliştirilmesi ya da bazı amaçlara ulaşmak için bir kişi ya da grubun eğitilmesi, idare edilmesi ve talimatlar verilmesidir. Hentbolde antrenörlük, antrenör ve takımı arasında yürütülen ilişkilerle, oyuncuların performanslarını en üst düzeye getirmek ve arttırmak amacıyla yürütülen etkinliklerin toplamıdır. Antrenörlük, sürekli bir sosyal ve zihinsel öğrenme süreci oluşturulmasıdır.

4. Yarışmacı Antrenörlük

Yarışma antrenörlüğü, bir müsabaka öncesinde, müsabaka sırasında ve müsabaka sonrasında eğitimsel ve psikolojik olarak oyuncularla ilgilenme, yol gösterme ve tavsiyelerde bulunma sürecidir. Bu süreç içinde oyuncu en üst seviyede verimlilik gösterebilecektir. Bu amacı gerçekleştirmek için aşağıdaki unsurların en üst seviyede gerçekleştirilmesi gereklidir:

·        Bilgi akışı sağlama
·        Stresli durumlarda oyuncuların bireysel davranışları ve psikolojik tepkileri hakkında bilgi sahibi olma (belirtiler, bunlara müdahale yolları)
·        Sporcuları en yüksek kapasiteye yönlendirebilme yollarını bilme (motivasyon)
·        Antrenörün/koçun kendi performansını bilmesi


Bu nedenle, başarılı bir antrenör şu özelliklere sahip olmadır:

·        Duyarlılık/hassasiyet
·        Teorik ve pratik yeterlilik
·        Müsabakanın herhangi bir anında neler olduğu ile ilgili net bir fikir
·        Stresle başa çıkabilme ile ilgili önemli yolları bilme (gerçekleştirme, müdahale)
·        Motivasyon tekniklerini bilme
·        Kendi performansını kontrol edebilme


5. Bir Müsabakadan Önce Heyecanı Kontrol Altına Alma

Her oyuncu, özellikle genç ve deneyimsiz oyuncular salona geldiklerinde, vücudun gerginlikten dolayı verdiği tepki ve çeşitli karmaşık duygusal çatışmalarla karşılaşırlar. Oyuncular, deneyim durumlarına göre müsabakanın başlangıcına kadar bu durumu alışkanlıkları doğrultusunda idare ederler.


Oyuncuların korku ve kaygılarını yenebilmek için alınacak önlemler şunlardır:

·        Oyuncuyu şöyle bir yöntemi kullanmak için eğitin; müsabakaya gelmeden önce teknik, taktik, zihinsel ve fiziksel olarak çok iyi hazırlandığınız konusunda kendini ikna etmek. Böylece kaygı ya da korkunun yerini yavaş yavaş artan derecede bir özgüven alacaktır.
·        Oyuncunun yaklaşan müsabakayı zihninde oynamasını (seyirciler, spor salonu, rakipler, savunma ve hücumda kendi hareketleri, taktiksel görevleri vb. düşünmesi) ve bu yöntemi uygulayarak kasların ve zihninin rahatlamasını, aşamalı olarak zihinsel öğrenim teknikleriyle bu süreçte bağlantı kurmasını sağlayın. Böylece oyuncu zihinsel olarak kaygılarını ve korkularını yenmeyi öğrenecektir.

6. Maç Öncesi Önlemler

·        Oyuncular salona geldikleri zaman müsabaka hazırlıkları törensel (ritüel) bir hal alır. Ritüeller takım için iyidir çünkü ritüelin anlamı istikrar ve emniyettir. Oyuncular soyunma odasına geldiklerinde spor çantalarını herzamanki yerine koyarlar (eğer kendi salonlarında oynuyorlarsa), küçük özel işlerini hallederler, bandaj-sargı gibi gerekli sağlıkla ilgili hazırlıklarını tamamlarlar. Bunlar görünüşte anlamsız işler gibi görülebilir, ancak oyuncular için bunlar önemlidir. Bunlar sporcunun, müsabakaya hazırlanabilmesi için vücut sisteminin hazırlanması ve zihinsel olarak konsantre olabilmesini sağlayacak ortamı yaratır. Bir antrenörün müsabaka başlamadan önce oyuncularının bu tür etkinliklerine hogörüyle yaklaşması gereklidir.
·        Soyunma odasında yalnız antrenör ve oyuncular bulunmalıdır. Yöneticilerin, oyuncuların arkadaşları veya ailesinden birilerinin odada bulunmasına izin verilmemelidir.
·        Antrenör, takıma yönelik olarak yapılacak taktik konuşmalar için oyuncularından herkesin kendisini görebileceği şekilde oturmalarını sağlamalı, buna karşılık tüm oyuncuların kendisinini görebileceği ve duyabileceği bir pozisyonda durmalıdır.
·        Antrenör, sahaya çıkacak ilk yediyi belirlemeli, oyuncuların hücum ve savunmadaki görevlerini ortaya koymalı, oyun içerisinde gerçekleştirilebilecek değişiklikleri anlatmalı, böylece maça yönelik stratejilerini belirtmelidir. Bunun yanında, müsabaka hakemleri ile ilgili gerekli hakemlik uygulamalarını oyuncularına aktarmalıdır.
·        Antrenörün, rakip takımla ilgili belirlemeler yaparken uygun ifadeler kullanması çok önemlidir. “Onlar inanılmaz güçlüler.”, “Onlar nezaman isterlerse sayı yapabilirler çünkü atışları olağanüstü güçlü ve kusursuz.” ve “ Onların savunmasını geçemezsiniz, çünkü...” gibi ifadeler kesinlikle takıma zarar vericidir. Çünkü, bu tür ifadeler oyuncuların kaygıya ve korkuya kapılmasına bu nedenle maçı bırakmalarına neden olabilir.
·        Deneyimli antrenörler rakiplerinin güçlü ve zayıf yönlerini anlatırken daha tarafsız davranırlar. Rakip oyuncuların yenilebileceğini belirterek kendi güçlü yönlerine konsantre olmalarını sağlarlar. Onlar, grup dinamiğini sağlayacak çeşitli oyunlarla başarılı bir performan gösterebilmeleri için oyuncularının özgüvenlerini kazanmalarına çalışırlar.
·        Bireysel olarak oyuncuları ile görüşürler.
·        Oyuncuları motive edici bir takım sloganı bulunması da yardımcı olabilir.
·        Aşağıda verilen piramit yapı adım adım müsabakaya konsantre olunmasını sağlayacaktır.


7. Devre Arasında Alınacak Önlemler

·        Eğer soyunma odası müsabaka alanına çok uzaksa, oraya gitmek için boşa harcayacak zaman yoktur. İkinci yarı için yapılacak taktik konuşmaları saha içerisinde sessiz bir köşede yapabilirsiniz.
·        Ara ifadesi, ikinci yarı için dinlenme ve gücünü yeniden toparlama imkanı demektir. Bu nedenle 10 dakikalık bir aranın 2-3 dakikasını oyuncularınızın rahatlayıp sakinleşmesi için kullanın. Mola sırasında, oyuncularınız arasında herhangi bir kavgaya ya da taktiksel tartışmaya izin vermeyin.
·        Oyuncularınızın enerjilerini yeniden toplamalarından sonra, ikinci yarı için alınacak önlemlerle ilgili taktik konuşmalarınızı özetleyin. İlk yarıda yapılan hatalar üzerinde çok fazla durulması, ikinci yarı öncesinde oyuncularınızın konsantrasyonlarını olumsuz etkileyecektir.
·        Antrenörler ikinci yarı için modelde yer alan şu üç önemli adımı uygulamalıdırlar.


·        Taktik olarak neler yapılması gerekiyorsa kısa ve net talimatlarla açıklayın ve ikinci yarıya takımı hazırlamak için fazladan takımı motive edici ifadeler kullanın.


8. Müsabaka Sonrası Önlemler

·        Takımınız maçı kazanmışsa, oyuncularınızı övecek uygun ifadeler kullanın.
·        Eğer takımınız yenilmişse, oyuncularınızı sakinleştirin ve yaşadıkları hayal kırıklığı nedeniyle oyuncularınızın bölünmesine ve birbirlerini suçlayıcı davranışlarda bulunmalarına izin vermeyin. Ayrıca, oyuncularınızın öfkelerini soyunma odası dışına taşımalarına müsade etmeyin.
·        Unutulmaması gereken önemli bir konuda, oyuncularınızın spor salonundan ayrılmadan önceki ruh halleridir, bu durum haftanın yapılacak ilk antrenmanına da yansıyacaktır.
·        Maçtan sonraki ilk antrenmanda, yardımcı antrenör tarafından tutulan ya da videodan elde edilen istatistikler, maçın teknik-taktik analizi için antrenör tarafından oyuncularla paylaşılmalıdır.



9. Kendi Evinde (Sahanda), Saat 18.00’da Başlayacak Bir Müsabaka İçin Örnek Program


16.30   Takımın salona gelişi
17.00   Oyuncuların soyunma odasına gitmesi, maç malzemelerini giymeleri, gerekli
hazırlıkları yaparak antrenörü dinlemek için hazır olmaları

            Antrenörün açıklamaları:        - Kendi güçlü yönleri
                                                           - Rakibin zayıf yönleri
                                                           - Oyuncularla bire bir görüşme
                                                           - Birbirine yakın pozisyonlardaki oyuncularla
  konuşma vb.

17.15    Antrenör 5 önemli şey söyler (A,B,C,D,E)
Bireysel olarak topsuz ısınma

17.25    Takım olarak ısınma ve kaleci ısınması
17.45    Oyuncular toplanır ve antrenör 3 önemli şey söyler (A,B,C)
17.50    Vücut teması ile birebir oyunlarla, özel pozisyon atışlarıyla, savunma-hücum
            çalışmalarıyla ısınma devam eder
17.55    Oyuncular eşofmanlarını çıkartırlar ve antrenör 2 önemli şey söyler (A,B)
18.00   Müsabaka başlar




10. Antrenörler İçin 10 Altın Kural

·        Oyuncularınızın konsantrasyonunun sağlanmasını garanti altına alabilmek için stresi azaltın
·        Mümkün olduğunca anlamlı/hassas konuşun
·        Antrenör olarak heyecanlı ve mantıklı olun
·        Vereceğiniz bilgi miktarını sınırlandırın
·        En önemli bilgilere ve onları tekrarlamaya odaklanın
·        Açık ve basit bir dil kullanın
·        Oyuncularınızla göz teması kurun ve onlara isimleri ile hitap edin
·        Olumlu ifadeler kullanın
·        Yapacakları hareketler için basit ve somut talimatlar verin
·        Oyuncularınızı çok fazla konuşarak sıkmaktan kaçının


KAYNAK:
König Helmut  2010



Çeviriyi Yapan: Dr. Zeki Pehlivan
Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 03:02 in    No comments »

7 Ekim 2014 Salı


Dün, (5 Ekim 2014) tüm hentbol camiası için gerçekten çok özel bir gündü. Senelerdir hep bizim seyretmeye ülkelerine gittiğimiz büyük hentbol takımları, bu kez bizim ülkemize, bizim salonumuza gelmişti. Şampiyonlar Ligine havasına yakışır şekilde hazırlanmış salon, seyrettiğimiz hentbol, tribündeki ambiyans,  Beşiktaş Mogaz ve KIF Kolding.
Dün neler gördüğümü anlatacağım ama önce, maç öncesi,  bu maç için, Şampiyonlar Liginde önemli bir sınav verecek olan hentbol takımları için, kalbi siyah-beyaz atan sanatçılar Feridun Düzağaç, Burak Sarımola, Sedef Şahin’e, siyah beyaz camiaya çok yakışan Slaven Bılıc ve Gordon Milne’e, Beşiktaş’ın en güzel abisi olan Cem Dizdar’a, siyah beyaz  forma için ter akıtan eski-yeni diğer branşların sporcularına, Dünya Serbest Dalış Rekortmeni Şahika Ercümen’e, Beşiktaş Mogaz hentbol takımı ve bu maç için destek mesajları veren herkese teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Camiaları güçlü yapan ve güçlü tutan bu davranışlardır.  Beşiktaş’a olan sevdanız ve Beşiktaş’a olan desteğiniz için çok teşekkürler.
Ve bu mesajları alan veya bu mesajları duyan Karakartallar.. Sizleri unutmadım. Siz dün bambaşkaydınız. Siz dün bambaşka bir hava kattınız hentbola. Ben sizin o salonu dolduracağınıza, böyle önemli bir günde takımınızı yalnız bırakmayacağınıza ve “Kartal Gol Gol Gol Gol!.. Kartal Gol Gol Gol Gol!..” sesleriyle Sinan Erdem’de unutulmaz bir hentbol günü yaşatacağınıza emindim.  Süleyman Seba Spor Salonunda neler yaptığınızı, takımınıza nasıl destek olduğunuza çok tanık olmuştum. Ama bu kadar çok sayıda taraftarı da beklemiyordum açıkçası..
Neler yaptınız siz öyle!.. Nasıl bir destek ki, nasıl bir taraftarlıktı o öyle.. Karşılıklı  yaptığınız tezahüratlarda  maçı bıraktım sizi  seyrettim, atmış dakika boyunca ayakta seyrettiğiniz maçın her anını kaydetmek için pozisyonları kaçırdım, sahadaki hentbol kadar güzel olan tribünlerde olanları izlemek için zaman zaman maçtan koptum. Maçın görüntüleri mutlaka kaydedilmiştir, ama sizin tribünlerdeki görüntülerinizi ben kendi flash bellek’ ime kaydettim. O günü ve o görüntüyü hiç unutmayacağım. Aynı dosyama,  İstanbul Bağlarbaşı, Yükseliş Koleji, Kuleli Askeri Lisesi, ODTÜ, Eskişehir Atatürk, Ankara Atatürk, Ankara Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonlarının olduğu dosyama kaydettim sizleri.. Yani,  çok sayıda hentbol seyircisinin bulunduğu ve benimde aralarında bulunduğum bu güzel hentbol günlerinin yaşandığı dosyama.. Bunların yanında şunu da belleğime kaydettim. “Taraftar” kimliği ile bir hentbol maçının, 6000 taraftar tarafından izlenen bir hentbol maçı olduğunu ve bu taraftarın Beşiktaş taraftarı olduğunu kaydettim.
Sadece ekranlardan seyrettiğimiz  “diğer hentbolu”,  sadece Avrupa’da gördüğümüz mücadeleyi, sadece yurtdışında duyduğumuz  Şampiyonlar Ligi marşını, sadece yurtdışında  gördüğümüz spor şölenini bizlerle buluşturan Beşiktaş Mogaz Hentbol takımı bu desteği fazlasıyla hak ediyor. Çünkü dün arabalarda,  panolarda, salonun her yerinde, reklam panolarında, soyunma odalarının kapılarında, zeminde, basın odalarında, maç kitapçığında, heryerde VELÜX EHF CHAMPİONS LEAGUE logolarını, Beşiktaş Mogaz Hentbol takımı sayesinde gördük.  İşte bunları gördüğünüzde ise,  nasıl bir yerde oynadığımızı ve bizi neyin beklediğini daha iyi kavradık. Bizi üst düzey bir hentbol günü bekliyordu ve gerçekten öyle oldu.
Hentbolu “herkestenfazlasever” olarak, dün gördüğüm tablo karşısında ben bu kadar etkilenmişken, Beşiktaş Mogaz hentbol takımının etkilenmeyeceğini düşünemiyorum..  İlk defa böyle bir salonda, ilk defa böyle bir rakiple, ilk defa böyle bir atmosferde, istenilen şeyleri yapmak kolay mı!.. Okul dönemlerinde, kendi okul, çevre ve ailemiz karşısında elimiz ayağımız titrerken, 6000 seyirci karşısında istenilenleri yapmak kolay mı!.. Spor ve hentbol kültürü ile büyüyen bir neslin takımına karşı oynamak,  herşeyi ile üstün olan bir rakip ile oynamak o kadar kolay mı!.. 
Hentbola, hentbolcuya verdiği para, değer, zaman ve emek bu kadar fazla iken, bir anda Beşiktaş Mogaz Hentboldan muhteşem sonuçlar beklemek tabii ki normal değil.
Rakibinizin ne kadar güçlü olduğunu, daha sahaya ısınmaya çıktıklarında, yaptıkları bireysel ısınma çalışmalarında, o profesyonel anlayışı hissediyorsunuz. Ondört farkla yendikleri  SG Flensburg-Handewitt maçında seyrettiğim ve çok etkilendiğim kaleci Hvidt’i, atış kolu ameliyatından sonra eski kol gücünü yakalayamayan, ama bu süre içinde yaptığı bacak çalışmaları ile inanılmaz bir savunma oyuncusu haline gelmiş olan Kim Andersson’un yaptığı egzersizleri  yakından izlerken bunu net olarak görüyorsunuz. Maçta sol kanattan beş gol atan 1995 doğumlu Landin’de bile bunu fark ediyorsunuz.
Maç anında uyguladıkları sabırlı hücum, top hakimiyetleri, teknik düzeyleri, atış kuvvetleri, bir anda topu ters yöne aktarmaları, hücumda ve savunmada hiç durmayan bacak çalışmaları, eksik kaldıklarında dahi çıkarak savunmayı tercih etmeleri,  atış anındaki sıçrama kuvvetleri veya atışı uyguladıkları nokta ile,  bizim ligimizde oynanan hentboldan  çok çok üstündüler.
Beşiktaş Mogaz, Avrupa’da oynanılan hentbol düzeyini bizlere gösterdi. Grubumuzda bulunan tüm takımlar çok güçlü.  “Şu grupta olsaydık  iyi olacaktı!” diyebileceğimiz hiçbir grup yok. Her grup, her takım çok güçlü. Beşiktaş Mogaz, kendi ligimizde verilmeyen mücadeleyi veriyor, kendi ligimizde görülmeyen atmosferi bizlere yaşatıyor  ve elinden geleni yapıyor. Beşiktaş Mogaz Hentbol takımı,  böyle güçlü rakiplerle oynaya oynaya, heyecanını yenecek, her maç ayrı deneyim kazanacak, daha iyi hentbol oynayacak, hatta bir gün bir maçta sürpriz bile yapacaktır.
Beşiktaş Mogaz Hentbolcuları sakın üzülmesinler. Şampiyonlar Liginin  nasıl güçlü bir arena olduğunu çok iyi biliyoruz. Kendilerinden beklentimiz tıpkı bu iki maçta, Beşiktaş camiasına yakışır bir şekilde verdikleri mücadele gibi rakipleriyle mücadele etmeleri, ama sonunda bizim gibi, orada olmaktan, sizleri Şampiyonlar Liginde seyretmekten büyük keyif alan diğer tüm hentbol severler gibi, Beşiktaş taraftarları gibi,  o dakikaların keyfini çıkarmaları, orada oynamış olmanın hazzını yaşamalarıdır.
Beşiktaş Mogaz Hentbol bizlere, Şampiyonlar Liginin perdesini açtı. Dün, bu oyunun Türkiye’de ki galası yapıldı ve bunu 6000  kişi  izledi.
İzleyenlerin ve izlemeyenlerin,  salonda veya ekran başında olanların, sahnede sergilenen “Şampiyonlar Ligi” oyunundan ne anladıklarını ise sonraki zamanda göreceğiz. Senelerdir birbirimize sorduğumuz, “Onların oynadığı hentbolsa, bizim oynadığımız nedir?” sorularının cevabını umarım biraz olsun görmüş, biraz olsun anlamaya başlamışızdır.
Onların hentbol oynadığını gördüğümüze göre, biz ne zaman onların oynadığı hentbolu oynarız bilemiyorum ama ben,  yıllar sonra 5 Ekim 2014, Sinan Erdem Spor Salonu veya hentbolda seyirci rekoru denildiğinde, sahadaki Beşiktaş Mogaz Hentbol-KIF Koldıng Kobenhavn maçını, tribündeki 6000 karakartalı hatırlayacağım ve şunu diyeceğim. “Ben de oradaydım.”


Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 12:37 in    No comments »

23 Eylül 2014 Salı


"Karakartallar!..Hentbol maçlarına gelin. Farklı bir şey söylemeyecek, farklı bir şey görmeyeceksiniz! Beşiktaş Mogaz Hentbol takımınız 27 Eylül 2014 tarihinde Polonya’da oynayacağı Orlen Wisla Plock deplasmanı ile devler liginin vitrininde kendisini göstermeye başlayacak.
5 Ekim 2014 Pazar günü, Şampiyonlar Liginin ikinci maçını kendi evinde oynayacak olan Beşiktaş Mogaz Hentbol takımı hem sizlerle, hem de hentbolun en üst düzeyde oynandığı liglerden biri olan Danimarka temsilcisi KIF Kolding’le Sinan Erdem Spor Salonunda buluşacak.

Beşiktaş Mogaz Hentbol, Türk Hentbolunun tartışmasız en büyüğüdür. Dün kazandığı Süper Kupa ile bunu bir kez daha kanıtladı. Kazandığı ünvanlar, aldığı kupalar, boyunlarına taktıkları madalyalarla, salonumuzun ekoludur. Ancak bu unvan şimdi yurt dışına taştı. Beşiktaş Mogaz Hentbol, EHF Velux Erkekler Şampiyonlar Liginde, Şampiyonlar Ligi şampiyonları ile karşılaşacak.

Beşiktaşlıların, Karakartalların, Siyah-beyazların, Çarşı taraftar gruplarının yurtiçinde, yurtdışında, hiçbir zaman, hiçbir yerde takımlarını yalnız bırakmadıklarını biliyorum. Onların “Beşiktaş sokakta top oynasa, biz gider kaldırımda tribün kurarız!” dediğini gayet iyi biliyorum.

Karakartallar; sizlerden kaldırıma tribün kurmanızı değil ama, Sinan Erdem Spor Salonunda top oynayacak olan Beşiktaş Mogaz Hentbol takımınızın maçlarında koltukları doldurmanızı istiyorum. İnanın beklediğiniz, görmek istediğiniz herşeyi bulacaksınız.

Top mu istiyorsunuz, top göreceksiniz.
Gol mu istiyorsunuz, gol göreceksiniz.
Mücadele mi istiyorsunuz, mücadele göreceksiniz..
Güç mü görmek istiyorsunuz, güç göreceksiniz..
Hız mı görmek istiyorsunuz, hız göreceksiniz..
Aldatma mı görmek istiyorsunuz, aldatma göreceksiniz..
Teknik mi görmek istiyorsunuz, teknik göreceksiniz..
Farklı hiçbir şey yapmayacak, farklı hiçbir şey söylemeyeceksiniz.

Bizde sizden sadece şunu istiyoruz. Arsenal-Beşiktaş futbol maçını izlemek için geldiğim Beşiktaş meydanında duyduğum; "Gücüne güç katmaya geldik. Formanda ter olmaya geldik. Beşiktaş seninle ölmeye geldik. BEŞİKTAAAAŞŞŞ!"marşları gibi.. Her iki Arsenal maçında muazzam futbol oynayan takımızı “Beşiktaşım sen çok yaşa, canım feda olsun sana.. Hiçbir şeye değişilmez senin sevgin bu dünyada..” diyerek desteklediğiniz gibi..
Yenilmesine rağmen takımınızın verdiği mücadeleyi alkışlayıp “Siyah! Beyaz! En Büyük Beşiktaş!” sesleriyle tüm İstanbul’u inlettiğiniz gibi.. 
Beşiktaş Mogaz Hentbol, Şampiyonlar Ligi maçlarında Arsenal’den daha büyük rakiplerle karşılaşacak. Mesela FC Barcelona ile karşılaşacak. Futbolda UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonu Real Madrid’in, hentboldaki ismi Alman SG Flensburg-Handewitt ile karşılaşacak. 2016 yılında Avrupa Şampiyonasını düzenleyecek olan Polonya temsilcisi Orlen Wisla Plock ile karşılaşacak. Hentbolun en iyi oynandığı kuzey ülkeleri olan Danimarka KIF Kolding Kobenhavn ve İsveç Alingsas HK takımları ile karşılaşacak. Beşiktaş Mogaz Hentbol takımı bu kadar güçlü rakiplerle karşılaşırken, biz o maçlarda, Sinan Erdem Spor Salonunda sizleride görmek istiyoruz. Siyah beyaz forma, siyah beyaz atkılarınızla.. 
Ramazan, Ozan, Erwin, Predrag veya Rasic şuta kalktığında, Tolga pivotta topla buluştuğunda, Şenol, Volkan, Ladyko güzel bir pas verdiğinde, Nincevic, Ercan, Uğur kanattan uçtuğunda, Oğuzhan, Bülent içeri kat ettiğinde, Yunus, Mesut veya İbrahim kaleyi kapattığında, top kaptıklarında, top kaybettiklerinde, attığımız veya yediğimiz golde, kazandığımız veya kaybettiğimiz pozisyonlarda, eksik veya fazla, önde veya geride olduğumuz durumlarda, serbest atışlarda, yedi metrede, top direkten veya kaleciden döndüğünde, sert fauller yapıldığında, iki dakika aldığında, kaleyi göstermediğimiz, kaleyi göremediğimiz anlarda, ters düdükler çalındığında, topun bizi sevmediği anlarda, şansın rakibi tercih ettiği durumlarda.. 
Beşiktaşlılar.. Karakartallar.. Kendisini siyah-beyaz renklere adayanlar.. Bu sezon tarihi maçlara çıkacak olan Beşiktaş Mogaz Hentbol takımının Şampiyonlar Ligi maçlarında yanlarında yer almanızı, Efsane Başkan Süleyman Seba’nın adını taşıyan sezonda Sinan Erdem Spor Salonunda tarihi günler yaşatmanızı, hentbol salonlarında hiç görmediğimiz atmosferi ve sizin mükemmel yaptığınız şu tezahüratlarla o salonu inletmenizi istiyorum.

“Beşiktaşım OLEY! Beşiktaşım OLEY! Beşiktaşım OLEY! Beşiktaşım OLEY!..” “Kartal GOL GOL GOL!.. Kartal GOL GOL GOL!.. Kartal GOL GOL GOL!.. Kartal GOL GOL GOL!..“
Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 04:51 in    No comments »

17 Eylül 2014 Çarşamba



Korkarım ki,  artık…
Geçen sene Gençlerbirliği’nin -sadece adını vermiş olsa bile- Erkekler Süper Liginde mücadele edeceğini duyduğumda çok sevinmiştim. Ankara’nın en güzide, en köklü kulüplerinden biri olan Gençlerbirliği’nin renklerinin ve isminin Süper Lig takımlarımızın arasında geçiyor olması, Belediye kulüpleri ağırlıklı olan ligimiz için büyük kazanç olacağını düşünmüştüm. Beşiktaş, Trabzonspor, yine geçen sene ligimize dahil olan Antalyaspor gibi büyük futbol kulüplerine birde Gençlerbirliği ismi eklendiğinde, gelip-geçici ve amaçsız kulüpler yerine, böyle güçlü kulüplerin varlığının hentbolumuza büyük güç katacağını düşünüyordum.
Gençlerbirliği geçen sezonu ligde kalma mücadelesi vererek geçirdi. Her maçı ayrı bir final niteliğindeydi. Ligin son haftasına, maçların son saniyelerine kadar kimin ligde kalacağı, kimin lige veda edeceği belli değildi. Beş altı talkım arasında öyle bir mücadele vardı ki görülmeye değerdi. Alınan her puan çok kıymetliydi. Atılan her gol çok değerliydi ve nitekim öyle oldu. Gençlerbirliği’nin son hafta oynadığı maçta son beş saniye içinde Anafen Kolejinin iki topu direkten dönmeseydi, şu an  Süper Lig takımları arasında başka takımların ismi geçecekti. Üstelik Gençlerbirliği’nin süper bir kadrosu da yoktu. Ama güzel olan neydi biliyor musunuz? Güzel olan Kara-kızıl, Alkaralar, Dikmen Tayfa,  Gençlerbirlikçiler’di..
Her maçta, boyunlarındaki atkılarıyla salonumuzun protokolün tam karşısındaki yerini alırlardı. Öyle yerine oturmak falan yok. Maç boyunca aynı sahadaki bir sporcu heyecanı içinde maçı seyrederlerdi. Ne bir kötü söz, ne bir kötü hareket.. Güzel olan birçok şeyi onlarda görüyorduk. Onların heyecanı bize de yansıyordu.  Nevzat’ın kurtarışlarıyla coşan Ramazan Çelebi’yi, maç öncesi sahaya girip topu eline alıp kaleye gol atmak isteyen spor aşığı Necdet Özkazancı’yı, büyük bir sükûnet içinde maçı izleyen Tanıl Bora, Ozan Güler, Akşit Özkural, Atila Çınar, Kemal Ulusoy’u.. ve tabii Orcan Yiğit’i.. görüyorsunuz Orcan’ın yeri bende ayrı.. Makedon hentbol takımı RK Vardar’ın atkısını bana getirmiş,  yeri ayrı olmaz mı!.. Ve tribünde yerinde duramayan Dikmen tayfayı.. İsmini bilmediğim, ama birlikte gelip, birlikte aynı keyfi yaşayan bu Gençlerbirlikçilere hayran olmuştum. Bir kişiye daha hayran olmuştum. Hayatını Gençlerbirliği’ne adayan Hasan Şengel’e.. Mutlaka tanışmam gerektiğini düşünerek daha ilk gün maçı sonrasında kara-kızıl giymiş olan herkese “hoşgeldiniz, siz hep gelin!” bile demiştim. 35 senedir ligimizde var olan ve her zaman büyük işler yapan Beşiktaş’a hayranım. Ama Gençlerbirliği Hentbol takımının antrenmanına gidip birlikte futbol maçı yapmak isteyecek kadar hentbolu seven bu taraftarı çok sevmiştim.
O günden sonra bende kendimi onların arasında bulmuştum. Bazen 19 Mayıs Stadında, her hentbol maçında Thf’de,  bazen Gençlerbirliği tesislerinde, bazen Tanıl Bora’nın işyerinde, bazen bir kafede, bazen bizim evde.. Bu insanlarla birlikte olmak bana iyi geliyordu. İstediğimiz tek şey ise spordaki güzelliklerdi. Tam benim anlayacağım dilden konuşuyor, tam benim öğrenmek istediklerimden bahsediyor, tam benim görmek istediğimi görüyorlardı.
Futboldaki Passolig, e-bilet uygulaması nedeniyle, futbol maçlarına gitmek istemeyen Gençlerbirliği taraftarının hentbol maçlarına geleceğini duyduğumda ise için için seviniyordum. Thf Spor Salonunda daha fazla kara-kızıl taraftar görmek!. Ne muhteşem olacaktı!. Sessiz sedasız oynanan hentbol maçları sona erecek, salonumuza daha fazla ses gelecekti. Marşlar yükselecek, heyecan artacaktı. Seyirci sayısı çoğaldıkça, hentbolunda sesi çoğalacaktı..
Derken,  dün öğrendim ki, Hentbolda Passolig uygulamasına geçmiş. Tam detaylarıda bilmiyorum açıkçası.. Ama şunu iyi biliyorum.

Korkarım ki, artık bu güzel taraftarı salonumuzda görmeyeceğiz. Korkarım ki artık, futbolu protesto eden ve hentbol maçlarına gelmek isteyen bu güzel taraftarı salonumuzda görmeyeceğiz. Korkarım ki artık, Gençlerbirliği Hentbol takımı da maçlarını bomboş salona oynayacak. Geçmiş olsun.
Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 04:45 in    No comments »

10 Eylül 2014 Çarşamba





"2014-2015 Velux EHF Şampiyonlar Ligi,  yarın saat 17:00 ‘de Ukrayna HC Motor Zaporozhye-İtalyan Junıor Fasano takımları arasında oynanacak olan Ön Eleme maçları ile başlayacak.

Türkiye Erkekler Süper Liginde sayısız başarılara imza atan ve “Salonda Ekol, Beşiktaş Hentbol”  şeklinde anılmayı sonuna kadar hak eden Beşiktaş Hentbol takımımızın rakibi ise Norveç şampiyonu Haslum Handballklubb olacak. Maç 06.09.2014 Cumartesi günü,  saat 17:30 da, Belçika’nın kuzey doğusundaki Hasselt kasabasında oynanacak. Beşiktaş, Sporthal Alverberg’da oynayacağı bu karşılaşmayı kazandığı takdirde grubumuzda yer alan  HCM Constanta-ROM/Huba İnitia Hasselt-BEL maçının galibi ile ertesi gün grup liderliği için mücadele edecek.
Beşiktaş, ilk gün karşılaşacağı Norveç ekibi ile, en güzel sezonlarından birisini yaşadığı 2012-2013 EHF Cup’ta, grup maçları öncesinde karşılaşmış ve deplasmanda 31-20 kaybettiği karşılaşmayı, kendi sahasında, kendi kartalları önünde 37-25 gibi bir skorla geçerek büyük bir başarı elde etmişti. İki İsveçli yabancı oyuncuyu kadrosunda bulunduran Haslum ekibinde şu anda sadece sol oyun kurucusu milli takım listesinde yer alıyor.
Ev sahibi Hubo İnitia Hasselt takımı ile günün ikinci maçında karşılaşacak olan Romen ekibi ise grubun en büyük favorilerinden. İki Sırp, iki Karadağ, bir İspanyol, bir Hırvat, bir Makedon oyuncu olmak üzere, toplam yedi yabancı oyuncu ile Belçika karşısına çıkacak olan HCM Constanta,  EHF Cup dörtlü finallerine kalmayı başaran, çeyrek finallere alışık, grup maçlarında sürekli yer alan güçlü bir ekip.
Kendilerini,  grubun en küçük erkek kardeşi olarak adlandıran Hubo İnitia Hasselt ise, amaçlarının sadece Belçika haritasında hentbol amblemini görmek istediklerini,  bu turnuvanın Belçika ve kulüp  tarihi için inanılmaz bir deneyim olacağı kanaatindeler. Ev sahibi takımın şimdiye kadar en büyük başarısı Challenge Cup’ta çeyrek finale kadar yükselmiş olması. Ayrıca kadrosunda sadece iki Hollanda’lı yabancı oyuncu bulunduruyor.  
Salonumuzun değişmez armadası Beşiktaş Hentbol ise, önceki yıllara göre kadrosunu biraz daha güçlendirmiş durumda. Son altı yıldır şampiyonlukları kimseye kaptırmayan ve zaten çok güçlü bir kadroya sahip olan Beşiktaş, ülkemizden Ankara İl Özel İdare ve Milli takım oyuncularımızdan kaleci Yunus Özmusul ve orta oyun kurucu Volkan Çalışkan’ı kadrosuna dahil etti.

Yabancı oyuncuda ilk tercihini ise, Avrupa’nın en iyi liglerinden biri olan Bundesliga’da top oynamış  ve geçen sezonu Belarus ekibi Dinamo Minsk’te tamamlayan sol kanat Hırvat İvan Nincevic’i transfer ederek kullandı. Ardından bu sene Mersin Hentbol’da oynayacak olan eski sol oyun kurucusu Vladimir Zelic’in yerine İspanyol Real Ademar Leon takımından Sırp Predrag Dacevic’i aldı. Avrupa takımları gibi yüksek fizik gücüne sahip olan Beşiktaş son yabancı oyuncu transferini ise, Romanya’nın HC Odorhei takımında oynayan Şili doğumlu Alman orta oyun kurucu Erwin Jan Feuchtmann Perez’den yana kullandı.

Her pozisyonda en az iki iyi oyuncu ve geniş kadrosu ile bu sene Türkiye Erkekler Süper Liginin tek favorisi olan Beşiktaş’ın en büyük gücü ise her gittiği ilde takımlarını yalnız bırakmayan kara kartallar. Beşiktaş Hentbol takımı Cumartesi günü önemli bir sınav verecek. Belçika,  yüksek sayıda vatandaşımızın yaşadığı bir ülke ve umarız böyle önemli bir hafta sonunda takımlarını yalnız bırakmazlar.

Beşiktaş,  eğer bu önemli eşiği atlayabilirse -ki yürekten atlayacağına inanıyorum- bizlere uzun yıllardır beklediğimiz, özlediğimiz gerçek hentbol devlerini izleme şansı tanıyacak.

En son ismini 1991 yılında Eskişehir Eti zamanında telaffuz ettiğimiz bir Barcelona’yı ve 2013-2014 Velux EHF Şampiyonlar Ligi Şampiyonu SG Flensburg-Handewitt gibi takımları ülkemizde görebileceğiz. Tabii Beşiktaş’ta  o devlerin ülkesinde..

İyi bir kadro yapan ve Türkiye’de erkek hentbolu denildiğinde akla gelen ilk isim olan Beşiktaş’ın, Ön Eleme maçlarından galip gelerek hem emeklerini, hem dileklerini gerçekleştirmelerini arzu ediyorum. Bunu fazlasıyla hak ettiler.

Benim en büyük arzum ise, altı sene aralıksız şampiyon olduğu halde doğru dürüst haber ve değer vermeyen spor basınımızın belki bu şekilde Beşiktaş’ı ve hentbolu görmelerini sağlamış oluruz diye düşünüyorum.

Sizler Hakkı Kaptan ya da Baba Hakkı’nın, Süleyman Seba’yı alnından öptüğü kadar güzel işler yaptınız. Nice şampiyonluklar, nice başarılar elde ettiniz. Türkiye hentbolunda var olan tek büyük isim, tek büyük takımdır Beşiktaş.

Umarım,  en az Süleyman Seba kadar değerli olan Başkan Fikret Orman’da,  ilan edilen 2014-2015 Süleyman Seba sezonunun sonunda, hem Avrupa’da hem ülkemizde gurur kaynağımız olan Beşiktaş Hentbol takımını, özellikle kesintisiz altı yıl takımı şampiyon yapan antrenörler  Müfit Arın ve İlker Şentürk’ü alınlarından öper.

Başarılar Kara kartallar. Yolunuz açık olsun. Siz hep yüksekten uçun."
Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 09:48 in    No comments »


Şampiyonlar Ligi için Beşiktaş Mogaz Hentbol Belçika’ya hareket etti.
“Biraz sonra maç başlayacak. Kimler bizimle birlikte, elleri görelim.” diyor Berk. Hemen elimi kaldırıyorum. İnşallah görmüştür.
İlk düdük çaldı. Hiçbir kanal maçı vermiyor. Berk Karahan’dan takip ediyoruz.
Hadi Berk, hadi Berk.. Harika, biz öndeymişiz.
Ne olur Berk, daha çabuk  at şu tweetleri. Yaşasın ilk yarıyı önde bitirmişiz.
Hadi çocuklar.. Bir otuz dakika daha..
Aferin çocuklar.. İlk engeli aştık. Kolay mı öyle Norveç ekibini yenmek.
İki dakikadır Berk bir şey yazmıyor, hayırdır inşallah.. Erwin’de  kırmızı kart almış.
Yunus kaleyi  gole kapattı yazıyor Berk. Muhteşem, aferin sana Yunus.
Heyecanlanmamak elde değil. Kaç senedir biz bunu bekliyoruz.
Ercan, Ozan, Nincevic, Ramazan goller attıkça, Berk “Allahım sen konuyu biliyorsun, amin!” dedikçe biz daha da heyecanlanıyoruz.
Son beş dakika ve farklı öndeyiz. Aman allahım, Berk’in, Beşiktaş’ın ve bizlerin duaları kabul oluyor.
Son düdük.. İki önemli rakip, iki önemli final ve deplasmanda kazanılan Şampiyonlar Ligi bileti.
Final maçında Romanya’nın güçlü ekibi Constanta’yı yenen Beşiktaş Mogaz Hentbol takımı  Şampiyonlar Liginde.

BJK Gündemi;
“ŞAMPİYONLAR LİGİNE KALAN @BJKHentbol İLE GURUR DUYUYORUZ.”

Çarşı;
“Hentbol takımımız tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi'nde
Bizlere bu gururu yaşatanlara helal olsun” diyor.

Beşiktaş Belçika Taraftarlar Derneği;
“Besiktasimiz icin hertürlü destek veririz veriyoruz, bugün Avrupa Kartallari olarak orda olduk ve takimimizi destekledik.” diye bana mesaj atıyor.
Ve Berk Karahan’ın arkadaşı  Vicente Cotrina; Rüyanızı gerçekleştirmek için çok çalıştınız. Tebrikler.” yazıyor.
Tebrikler Beşiktaş. Bu hentbolun rüyasıydı. Böyle birkaç kez rüya gördüğümüz anlarda, rüyalarımızın en güzel yerinde bizi uyandırıp bir türlü bu sonunu görememiş olan bizlerin rüyasıydı. Ve sizler bu kez bu güzel rüyanın sonunu görmemizi sağladınız. Kimsenin sizi “Ne gerek var bu kadar transfer yapmanıza, zaten Türkiye’de şampiyon olacaksınız!” demelerine aldırmadan,  hayali ve daha da ötesi planı olmayan diğer kulüplere aldırmadan, Şampiyonlar Ligini hedeflediniz. Bir kez, iki kez, üç kez, altı kez, aralıksız şampiyon oldunuz. Biz sizinle gurur duyuyoruz, çünkü bu gururu en çok sizler hak ettiniz. Yılmadınız, bıkmadınız, çalıştınız, çalıştınız, çalıştınız.
Hentbol sizin sayenizde, Barcelona gibi, Şampiyonlar şampiyonu Flensburg-Handewitt gibi takımlarla birlikte anılacak.

Teşekkürler Beşiktaş. Tebrikler Beşiktaş. Bize, hentbola, bu güzel günü, bu güzel heyecanı yaşattığınız ve armağan ettiğiniz için..
Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 09:43 in    No comments »

Bookmark Us

Delicious Digg Facebook Favorites More Stumbleupon Twitter

Search