Zeynur Pehlivan; Beden Eğitimi Öğretmeni, Milli Hentbolcu, Antrenör, Hentbol Yazarı; Eğitim Uzmanı, Milli Hentbolcu Zeki Pehlivan'ın Eşi; Lise Öğrencisi, Milli Hentbolcu Doruk Pehlivan'ın Annesi
  • Kaliteli Hentbol : Seyirci

    Türkiye de ki U20 Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası esnasında Talant Dujshebaev ve Heiner Brand’la sohbet etme şansına sahip olmuş, Heiner Brand’a ise bir çok sorunun ...

  • Bir Hentbol Maçına Bunun için Gitmelisiniz..

    Pek çok spor dalı bir birine benzer özellikleri ve becerileri içerir. Bu becerilerin üst düzeyde uygulandığı sportif özelliklerde bu branşın güzelliklerini ortaya çıkarır....

  • Siyah Final

    Herkes tahmin eder, Erkekler Hentbol Süper Liginde Beşiktaş’ın final oynayacağını. Ve bu nedenle gözler diğer finaliste çevrilir. ...

27 Mart 2017 Pazartesi


Son maçlar..
Son puanlar..
Son deplasmanlar..
Son mücadeleler..
Son hesaplar..
Son nefesler..

Bugün öyle bir maç oynandı ki Ankara’da, işte yukarıda saydığım bütün kelimeler bu maçta vardı. Çünkü artık Süper Ligde son dört haftaya giriliyor ve birçok takım;
Aklının hepsini,
Mücadelesinin hepsini,
Nefesinin hepsini kullanmak,
Puanların hepsini hesaplamak (PAF Maçlarından gelen puanlar dahil),
Diğer karşılaşmaların hepsini takip etmek zorunda.

Bugün oynanan Milli Piyango-Antalyaspor karşılaşması öyle bir maç oldu ki sonuç; son saniyelere, son yedi metreye,  Milli Piyango kalecisi Coşkun’un son kurtarışına, yedi metreyi kullanacak olan Antalyaspor’lu Mikail’in ne yapacağına kalmıştı. Çünkü maçın bitimine son üç saniye kala Maliye Piyango bir farkla öndeydi ve Antalyaspor yedi metre kazanmıştı. Atan  takım bir puan, kurtaran takım zümrüt değerinde iki puan alacaktı. Nefesler tutuldu. Salonda ses yok! Herkes elleri kenetlemiş sonucun ne olacağını bekliyor!  Yedek banktaki sporcular oturmakta ama apartta.. Biraz sonra hakem  düdük çaldığında, Mikail topu kullandığında ve sonuca göre arkadaşlarına koşmak için hazırlanmakta..  Ve hakem düdüğü çaldı. 

Antalyaspor’lu oyuncular mı Mikail’e, Maliye Piyango’lu oyuncular mı kaleci Coşkun’a koştular dersiniz! Maça gelmiyorsunuz, sonucu hemen öğrenmek istiyorsunuz! Yok öyle şey! Biz bu anı görmek için küçücük 59:57 dakika,  koskocaman üç saniye bekledik, biliyor musunuz!  Biraz da siz merak merak edin!



Maç başından sonuna kadar gerçekten hentbol adına güzel mücadeleye, büyük çekişmeye sahne oldu. Burada bu maçı keyifli hale getiren, unutulmaz maçlar arasına katan, “Ne maçtı be!” dedirten her iki takımı ve hakemleri canı gönülden tebrik ediyorum. 
Bugün seyrettiğim maç gerçekten şahane bir maçtı. Bugünkü bu maçı seyretmeyenler çok şey kaçırdıklarını bilsinler lütfen!. Bu maçı seyredenler de ne kadar şanslı olduklarını.. Ben şanslıyım mesela..

Çünkü ben uzun zamandır, üstelik sezon sonuna yaklaşırken, yorgunluklar baş göstermeye başlamışken,  oyuncuların hem savunma da, hem hücumda güçlerinin tümünü bir maçta kullandıklarına çok az tanık oldum. İnanılmaz keyifli bir maçtı. 
Hentbolun o çok tatlı sertliği içinde, hentbolun o mükemmel akılcılığı içinde, hentbolun, hentbolcunun o tükenmez dinamikliği içinde öyle enstantaneler oluyor; sporcular maçın o yüksek, puanın o kadar değerli olduğu maçta öyle goller atıyor, öyle hareketler yapıyor, öyle dayanışma içinde hareket ediyor, o gerilimde cesaret isteyen  öyle paslar veriyor, o bacaklar 60 dakika öyle bir koşuyorlardı ki; o kaleciler de sanki en değerli eşyasını kaybetmiş de, sanki atılan top da kaybettiği o topmuş gibiymiş de, yaptıkları kurtarışların,  inanılmaz şekilde topa uzanmalarının, çok yüksek hızda gelen topları tutmanın asıl sebebi buymuş gibi geliyordu. 

Gerçekten enfes bir mücadeleydi. Bu maçta hentbolun ne kadar güzel bir spor olduğunu doyasıya tekrar  gördüm, doyasıya tekrar alkışladım, doyasıya tekrar tekrar yaşadım.

Gelelim o en önemli ana.. Maçın en kritik anına ve de sizin merak ettiğiniz ana..  Her maçın en unutulmaz anı vardır ama akılda hep maçın sonlarında yapılanlar kalır değil mi? Bizde de işte bu son üç saniye kaldı. Ama önemli olmasının nedenini bir daha tekrarlamak istiyorum. Kazanılan her puan takımı Süper Ligde tutmak için en azından bir haftalık bir nefes, kaybedilen her puan ise, bir haftalık ve devamı geldiğinde de en azından bir senelik bir ızdırap demek.

Ve unutulmaz an! Kale sahasında  herkesin gözünün üzerinde olan Maliye Piyangolu kaleci Coşkun, kale sahası ve serbest atış çizgisi içinde, yedi metre çizgisi üzerinde elindeki topla hakemin düdüğünü çalmasını bekleyen Antalyasporlu Mikail.. Ve serbest atışın dışında bekleyen 12 meraklı, endişeli oyuncu grubu..

Ve bizler! Ve ben! Yanımda, bugünkü maçın önemini bilerek maça gelen eşimin ablasına döndüm ve “Bugünkü maçın kahramanı Coşkun olacak!” dedim.

Hakem düdüğü çaldı. Mikail bir kez atış aldatması yaptı. Coşkun tepki vermedi, bekledi. Mikail ikincisinde atışını kullandı. Kendisinin soluna, Coşkunun sağ altına doğru atışını kullandı, kullandıktan sonra da bizim çığlık atmamıza neden oldu. Çünkü Coşkun atılan köşeye ayağını uzatmış ve atışı kurtarmıştı. Milli Piyango’ya iki puanı kazandırmıştı.Maçın kahramanı Coşkun olmuştu. 

Bu sevinç, bu birliktelik başka hiçbir yerde yaşanmaz, başka hiçbir yerde görülmez. Coşkun’un kurtarışı ile Maliye Piyango’lu takım arkadaşları öyle bir koştular ki kalecilerine, öyle bir kutladılar ki maçın kahramanını, işte bu anlar, bu duygular sporu, hentbolu çok güzelleştiriyor. 

Maçta birçok güzel kurtarışlar yapmıştı Coşkun ama en değerlisi buydu. Belki bu kurtarış Maliye Piyangoyu Süper Ligde tutacaktı. Belki bu kurtarış Coşkun içinde kurtarışların en değerlisi olacak, unutulmaz maçları arasına girecekti. Ama bu maç bizim içinde unutulmaz olacaktı. 

Ve en önemlisi bu kurtarış Maliye Piyango’ya iki puan getirdi, Milli Piyango’ya daha da güç verdi. Süper Ligin son maçın, son saniyelere kadar böyle mücadele edeceklerini gösterdi. 

Sizi seyretmeyi çok seviyorum Maliye Piyango.. 
Seni seyretmeyi çok seviyorum maçın kahramanı..
Herkesi tebrik ediyorum ama siz nasıl Coşkun’a koşup onu özel tebrik ettiyseniz ben de onu özel tebrik ediyorum ve Coşkun’a Sunay Akın’ın bir gün; “Kalecinin sırtı yere gelirse takımın da sırtı yere gelir!” dediğini hatırlatmak istiyorum.

Coşkun! Bugün, senin takımının sırtı yere gelmediyse, senin sırtın yere gelmediğindendir. Seni kocaman tebrik ediyor, bundan sonraki maçlarda da takımının sırtını yere getirmemeye gayret etmeni bekliyorum. Seni canı gönülden kutluyorum.

Mücadeleye devam beyler!
Bu şekilde savunma yapmaya devam beyler!
Teslim olmamaya devam beyler!
Son kurtarışlara devam Coşkun!
Bütün gücünüzle Süper Ligde kalmayı istemeye devam Maliye Piyango!


Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 02:44  No comments »

25 Mart 2017 Cumartesi

Yıllar önce, bir yaz tatili için Kuşadasını seçmiştik. Rezervasyon yaptığımız otele gelip resepsiyona gelmiştik. Çantalarımızı bırakıp tam kimliklerimizi çıkarmaya hazırlanıyorduk ki resepsiyondaki görevli genç, "Ben sizi tanıyorum. Siz hentbolcusunuz!" demişti. 

Bana dönüp "Sizi İstanbul'da Arçelik ile seyretme olanağım oldu. Eşinizi de televizyondaki ETİ'nin o muhteşem Avrupa 3. olduğu senelerinden hatırlıyorum." demişti. 

Kuşadası gibi bir yerde bunları duymak çok güzel değil mi? 
İnanamıyorum demeyin lütfen! İnanın! Biz bunları yaşadık, biz bunları gördük çünkü! O yıllar öyleydi çünkü!  Hentbol bir zamanlar böyleydi çünkü! 

Her spor haberlerinde mutlaka bir hentbol haberi olur, neredeyse her hafta da bir Lig maçı naklen verilirdi. Tek kanallı dönemlerde de sporseverler bunları mutlaka takip eder ve her spor dalından haberleri öğrenme şansına sahip olurdu. 

Rahmetle andığım güzel insan Hüseyin Başaran, Levent Özçelik, Yalçın Çetin'in sesinden hentbol maçlarını veya röportajları dinlemek bizim için inanılmaz değildi, hayal değildi, gerçekti. 

Ve o dönemlerde bu yayınların çoğunda da Eskişehir ve Eskişehir ETİ sözleri geçerdi. 
Çünkü o zamanlar Eskişehir'de ETİ-Kılıçoğlu derbileri vardı.
Çünkü o tarihlerde ETİ-Halkbank, ETİ-Arçelik, ETİ-Simtel, ETİ-Vestel rekabetleri olurdu. 
Çünkü ETİ, Avrupa Kulüpler Kupasında fırtına gibi esiyor, bizlere dünyanın en büyük takımlarını ve hentbolunu seyretme olanağı veriyordu.
Çünkü o tarihlerde ETİ'den birçok oyuncu milli takımın yapısını oluşturuyordu. Anlayacağınız heryerde ETİ vardı.  

Milliyet'in seçtiği Yılın antrenörü ödülüne de ETİ'nin "hentbol" antrenörü olan çok sevdiğimiz rahmet ve özlemle andığımız hocamız Yaşar Sevim seçiliyordu. Anlayacağınız 80'li yılların ikinci yarısında ve 90'ların başında ETİ, heryerdeydi ve herkes ETİ'nin bir hentbol takımı olduğunu bilirdi. Anlayacağınız hentbolun adresi bir zamanlar Eskişehir'di.


Sonra.. Sonra, o içimizi acıtan 92 yılı geldi ve lezzetine doyamadığımız ETİ, bizleri ağlata ağlata kulübü kapattığını ilan etti. 

Ve Eskişehir'de erkek hentbolunun şalteri bir anda indi. Eskişehir hentbolu biranda karanlıkta kaldı. Rahmetli Gaffar Okkan öncülüğünde kurulan Eskişehir Polisgücü bu görevi bir dönem üstlendi ama daha sonra bu takımın Diyarbakır'a taşınması ile bu dönemde sona erdi ve Eskişehir'de, hentbolun merkezinde, Erkekler Süper Liginde oynayan bir takım kalmadı. Süper Liglerde basketbol, voleybol takımı olmayan ve hentbolu en iyi bilen kentte hentbol dönemi erkeklerde de bitmiş oldu. 

Şu an yazarken fark ettim ki, yaklaşık 20 yıldır bir erkek hentbol maçı izlemek için Eskişehir'e gitmemişim. Ne üzücü! Ne acı! 

Ama bugünlerde bu üzüntüm, bu acım bir nebze azaldı. Bir hafta önce ayaklarım, kalbim beni yetiştiğim memleketim Eskişehir'e taşıdı. Hem de bir erkek hentbol maçı için taşıdı. I.Ligde mücadele eden ve eğer o maçı alırsa Süper Lige çıkacağı garantilenecek olan Selkaspor için taşıdı. Bir şampiyonluğun ilan edilmesine, Selkaspor diye bir takımın şampiyonluğunun ilan edileceği, Süper Lige bir Eskişehir takımının geldiği güne tanık olmam için taşıdı. 

Mutluyum, hem de çok mutluyum! Biliyorsunuz! Eskişehir bir kültür kentidir. Eskişehir çağdaş, özgür, genç ve dinamik bir kenttir. Bu kentin yalnızca bir eksiği vardır. Bu da spordur. Hentboldur, voleyboldur, basketboldur.  Yani bu gençleri salonlara taşıyacak  başarılı bir spor dalının, bir kulübün olmaması, bir türlü adını sporla duyuramamasıdır. 



Ama sanırım bugünler geride kalacak gibi.. Çünkü bugünlerde Eskişehir'de Selkaspor rüzgarı esiyor. Hentbol ismini daha çok kimse öğreniyor, salonlar bir hentbol maçı için doluyor. Eskişehir'de hentbol filmi, bugünlerde sanki geriye sarılıyor. Hem de çok güzel bir şekilde.. 
Bilboardlarda "Beton Adamlar" isimleriyle takımların fotoğrafları yayınlanıyor, maçların duyuruları yapılıyor, milletvekilleri maçlara geliyor, gelen herkese Selkaspor tişörtleri dağıtılıyor, AVM'lerde hentbol yarışmaları yapılıyor, devre aralarında bisikletler dağıtılıyor. 

Tam da çağdaş bir kente yakışırcasına..
Tam da modern hentbola yakışırcasına..
Tam da Eskişehir'e yakışırcasına..
Tam da Süper Lige yakışırcasına..

Hentbol benim için adresini bulmuştur. Eskişehir, tekrar  hentbol kültürünü solumaya, vaksın sesini duymaya başladı. Bu Eskişehir için tanıdık bir koku, tanıdık bir sestir! 

Süper Lige hoşgeldin Selkaspor!
Süper Lige çok güzel geldin Selkaspor!
Eskişehir'e, evine hoşgeldin hentbol! 

Bundan sonra Eskişehir'e maç seyretmek için daha sık geleceğim.
Tebrikler Selkaspor
Tebrikler Beton Adamlar 

Zeynur Pehlivan


Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 01:20  No comments »

Bookmark Us

Delicious Digg Facebook Favorites More Stumbleupon Twitter

Search