Zeynur Pehlivan; Beden Eğitimi Öğretmeni, Milli Hentbolcu, Antrenör, Hentbol Yazarı; Eğitim Uzmanı, Milli Hentbolcu Zeki Pehlivan'ın Eşi; Lise Öğrencisi, Milli Hentbolcu Doruk Pehlivan'ın Annesi

22 Mayıs 2014 Perşembe


Her güzel spor olayını, her kaliteli maçı, ferdi veya takım sporu diye ayırt etmeksizin izlemeye bayılıyorum. Bu ister  Federer-Murray arasındaki bir tenis maçı, ister Real Madrid - Barcelona arasındaki futbol maçı,  ister Fransa Bisiklet turu, ister  Kiel  ile Veszprem arasında oynanan hentbol  maçı olsun.
Bu karşılaşmaları izlerken beni etkileyen sadece saha içinde oynanılan oyun değil, o spor kompleksinin içinde yaşananlar.
Daha dışarıdan sizi salona çeken hava,  bir eğlence, bir şölen havasını andıran o ambiyans,  müzik ve orkestra, molalar da ki gösteriler, küçük yarışmalar, maçtaki enstantaneler.
Birkaç örnek verdiğimde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Galatasaray   taraftarlarının  açtığı pankartlar; Beşiktaş taraftarının  atkılarını ve berelerini sahaya atarak deprem sonrası Van halkına verdikleri destek; Eczacıbaşı Vitra  Voleybol takımının renkli taraftar gurubu “Tigers” ve  müzikle sporun  birleştiği  Anadolu Efes Basketbol takımının reklamı,  bunlardan sadece birkaçı.
Diğer taraftan dünyanın bir numarası olan Novak Djokovic’in yaptığı dans ve taklitler; Manchester United   gibi dev bir futbol kulübü sporcularının,  rakipleri Chelsea   şampiyonluğu garantilediğinde,  saha girişinde koridor oluşturarak futbolcuları alkışlarla tebrik etmeleri; bir bisiklet yarışında aynı anda yol alırken,  rakibin yere yuvarlandığında onun kalkmasını beklemek.  Spor müsabakalarını  izlerken ben  bunları görüyorum. Eğlenmek, öğrenmek,   orada bulunduğun her andan sahadaki bir sporcu kadar büyük keyif almak,  bunlar çok güzel  duygular. Cologne‘de, Velux EHF Şampiyonlar Ligi  final-four müsabakalarının  açılışında kim sahne alacakmış  biliyor musunuz?   Almanya’nın  ünlü komedyeni Mario Barth. Bunlar spor adına, hentbol adına  çok güzel şeyler. Bize Cem Yılmaz’ın geldiğini düşünsenize.  Kim böyle bir organizasyona gitmek istemez ki?
Şimdi, bunlardan niye bahsediyor olabilirim? Takımlarımız kupa maçlarını oynadı. Güçlü Üsküdar Belediyesi zayıf rakibi karşısında kolay bir galibiyet aldı.   Yeliz Özel’i, Sırp milli takım oyuncusu Filipoviç’i (ki son zamanlarda bu kalitede oyuncu transfer edilmemişti) Romen milli takım kalecisi Tornai ve  Vizitiu’yu  renklerine kattı. Böyle bir takım seyredilmez mi? Zaten iyi bir takım olan,  bir üst  turda bu kalitesini çok daha net göstereceğine ve uzun yıllardır beklediğimiz başarıyı (son zamanlarda bunu sadece  Muratpaşa  Belediyesi gerçekleştirmişti)  bu kez   Üsküdar Belediyesi’nin gerçekleştireceğine yürekten inanıyorum.
Ama yukarıda saydığım özelliklerin,  yokluğunu ve önemini,  Çankaya Belediyesi Anka Spor ile   İxtako  Navarro  arasında oynanılan  maçlarda bir kez daha anladım.   Her iki karşılaşmasını da Ankara da,  kendi evinde oynayan ve ilk maçını  13  sayı gibi güzel bir farkla  kapatan  Çankaya Belediyesinin  turu atladığı düşünülüyordu.  Ancak  ertesi gün,  görülmemiş  bir  olay oldu (zaten kimse görmedi, çünkü kimse yoktu) ve   aynı farkı atan İspanyollar gol averajı ile turu geçen takım oldu. Spor hayat gibidir, bir müsabakada  acı ve neşeyi aynı anda yaşarsın. O gün Çankaya Belediyesi Anka Spor ve hentbol  için  acı bir gündü.
Şimdi,  “Geri Dön”  tuşuna basıyorum ve şöyle bir tablo hayal ediyorum. Kulüp olarak bir organizasyon yapılsa,  gerek kendi personeline, gerek hentbol seyircisine ulaşılsa; salon müzik, orkestra ve gösterilerle renklendirilse;  sahada ki oyuncular da böyle bir  motivasyonla  daha da coşsa,  sorarım size  İspanya takımı turu geçebilir miydi?  O seyirci buna izin vermezdi. Öyle bir  tezahüratla  İspanya takımı karşı sahaya bile gidemezdi.  O son golle de kimse yıkılmazdı.   
Ya da kendi ligimizden örnek verecek olursam,  NTV spordan maçları izlerken duyduğumuz  tek ses spor spikerinin sesi olmasa, tezahüratlardan onun sesini duymakta zorlansak, veya molalarda antrenörleri dinlemek yerine sahada ki gösteriyi izlesek ya da hep birlikte Meksika dalgası yapılsa,  ne güzel olur değil mi?
Neyse, böyle tatsız olaylarla bir daha karşılaşmamak için gelin Üsküdar Belediyesi, Beşiktaş ve Büyükşehir Belediyesi Ankara Spor takımlarının kupa maçlarında, yanlarında olalım, onlara ve hentbole destek verelim.
Bir zamanlar herkes bizi seyrediyordu.  Şimdi sıra bizde.  Kimsenin  davet etmesini beklemeden, haydi maça maça…


Zeynur Pehlivan
Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 03:12  No comments »

0 yorum:

Yorum Gönder

Bookmark Us

Delicious Digg Facebook Favorites More Stumbleupon Twitter

Search