Dün Beşiktaş Mogaz-PSG Handball maçındaki herkes sadece mücadeleyi seyretmiş olabilir ama ben çok farklı şeyler gördüm bu maçta.
Beşiktaş
Mogaz-PSG Handball takımının maç yapacağı salon Kocaeli garajına yürünecek
mesafedeydi ama ben bir an önce ulaşmanın heyecanıyla hemen bir taksiye atladım
ve salona ulaştım.
Salonun
kapısına geldiğimde ise gözlerime inanamadım. TED Ankara Koleji Vakfı
Okullarından küçük bir hentbolcu salonun kapısının önünde bekliyordu. Kendisini
ve babasını Ankara THF Spor Salonunda görmeye alışkın olduğum Kaan’ın hentbolu
bu kadar sevmesi, TED Ankara Koleji Vakfı Okullarında en başarılı spor dalı
olan ve basketbolun gölgesinde fark edilmeyen hentbolun bu kadar seviliyor
olması, babası Gökmen beyinde çocuğunu kırmayarak İzmit’e getirmesi bana o
kadar çok şey anlattı ki!
Federasyonun,
Yönetim Kurulunun, hentbol liglerindeki kulüplerin bile ilgi göstermediği, hentbolun
en iyilerinin olduğu dünkü maça, işte
sadece bu hentbol sevgisiyle karşılaşmaya Ankara’dan gelen Kaan gibi,
Bursa’dan, Niğde’den, Kıbrıs’tan çıkıp İzmite gelen tüm hentbolseverlere, tüm
hentbol gönüllülerine çok, gerçekten çok büyük teşekkür ediyorum. Hentbol çok
güzel bir spor ve hentbolun gerçek sahipleri, hentbola gerçekten emek veren
sizlersiniz. Çok sağolun.
İkincisi
ve en az birincisi kadar önemli ve birincisi ile bağlantılı olan düşündüğüm diğer
şey ise salonda gördüğüm Beşiktaş Mogaz’ın yalnızlığıydı.
Beşiktaş
Mogaz’ın, teknik ekibin yaptıkları, başardıkları benim hentbol için yaptıklarımın
yanında devede kulak kalır ama dün Beşiktaş Mogaz’ı nedense kendime çok benzettim.
Benim
yazılarımı veya paylaşımlarımı takip edenler bilir. Hentbolun sadece iyi
taraflarını gündeme getirmeye çalışan, hentbolun çok güzel bir spor olduğunu
yazan ve bu sporu bilmeyenlere duyurmaya çalışan, hentbolu çok seven birisiyim.
Türkiye’de oynanılan hentbolun değil, asıl Almanya’da oynanılan hentbolun,
Fransa milli takımının, dün gördüğümüz Karabatic’in oynadığı hentbolun “Gerçek
hentbol” olduğunu anlatmaya çalışan birisiyim.
Beşiktaş
Mogaz’ı yazıyorsam, Beşiktaş Mogaz iyi işler yaptığı için, Beşiktaş Mogaz bu Ligde ve bu oyuncularla oynadığı için
yazıyorum. Gençlerbirliği için ne kadar uğraştıysam veya Göztepe’nin Süper Ligde
olmasına ne kadar çok seviniyorsam, hentbolu böyle kulüpler bir yere getireceği
için yazıyorum.
Ancak
ben bunları yazarken veya yaparken,federasyondan, hiçbir hentbol kulübünden, antrenöründen
veya oyuncusundan teşekkür veya tebrik almadım. Bir zamanlar bekliyordum, ancak
şimdi beklememeyi öğrendim.
Senelerdir
hiçbir takım Beşiktaş’ın şampiyonluğuna son veremezken, senelerdir Süper Ligde
rakipsiz mücadele ederken, hiçbir takımın başaramadığını Beşiktaş Mogaz
başarmışken, şimdi ise Şampiyonlar Liginde mücadele ederken sahada yalnız
kalması, etrafına baktığında kimseyi görememesi, kendisini desteklemek için
gelenlerin bir elin parmaklarını geçmemesi o kadar acı geldi ki bana!
Mutlaka
diğer branşlarda da vardır ama hiçbir başarısı olmayan ve tek başarısı Beşiktaş
Mogaz olan hentbolu, neden hentbolcular desteklemez anlamış değilim. Bir kulüp
açılacağı zaman bir anda ortaya çıkan, bir antrenör arandığında “Ben daha aza
çalışırım, ben ondan daha iyiyim” diyen, kendisinin diğer antrenörlerden daha
iyi olduğunu iddia eden insanlar; o bildikleri hentbolu takip etmek için orada
olsalardı, Beşiktaş Mogaz’ı destekliyor-muş
gibi görünselerdi, hatta PSG’yi alkışlasalardı ne olurdu sanki! Desteklemeseler
bile en azından hentbolu takip ettiklerini anlardık değil mi! Dün birçok
antrenörün maçının olduğunu biliyorum ama, bu söylediklerimi ben zaten Beşiktaş Mogaz’ın tüm Şampiyonlar Ligi maçları
için söylüyorum, bu maç için değil..
Arkadaşlar,
Beşiktaş Mogaz bizim hentbolumuzun,
ülkemizin takımı ve bundan daha büyük hentbol, bundan daha büyük bir lig yok.
“Onun elindeki kadro bende olsa bende yapardım” gibi basit sözleri bir kenara bırakıp
Beşiktaş Mogaz’a destek olalım. Çünkü bu gidişle Aziz Yıldırım’ın da dediği
gibi, ortada ne yönetilecek bir maç, ne
de oynayacağımız veya antrenörlük yapacağımız bir hentbol kalacak. Destek olmak
istemeyenlerde önce Beşiktaş Mogaz’ı yensin, sonra Devler Ligine kalsın ve biz
bu kez onu alkışlayalım. Yeter ki hentbolu o seviyelere çıkarsınlar.
Üçüncüsüde
sahada gördüğüm hentbolla ilgili.. Beşiktaş Mogaz, Türk Hentboluna yapacağı
katkıyı yeteri kadar sağlıyor ama iki takım arasındaki fark o kadar fazla ki..
Bir
takım eski hentbolu, santralı dönemlerdeki gibi hentbolu başlatıyor, yani çok
yavaş ve yürüyerek.. Diğeri yani maç boyunca muhteşem kurtarışlar yapan hatta
zaman zaman üç kurtarışı arka arkaya yapan 40 yaşındaki efsane, “Dünyanın En
İyi Oyuncusu” ünvanlı O’Meyer ise gol yesede çok çabuk santraya, “Dünyanın En İyi
Oyuncusu” ünvanlı başka bir oyuncuya Karabatic’e topu aktarıyor ve o da hücumu
en temiz, en basit haliyle sonlandırıyor, yani çok hızlı, çok dinamik, çok
güçlü..
Bir
takım aynı yükleme, çapraz geçişler,
oyuncuyu pozisyona sokma vb. gibi oyun kombinasyonlarını yapıyor, ama çok
yavaş, nereye, hangi savunma oyuncusuna doğru hareket edeceğini, ne zaman topu aktaracağını
bilmeden, yani yapmış olmak gibi yapıyor, etkisiz, amaçsızca.. Diğerinde ise
Karabatic santraya gelen topu hızını kesmeden aynı dinamiklikle oyunu
başlatıyor, “Dünyanın En İyi Oyuncusu” ödülüne sahip Hansen’e pası veriyor, o
da topu sol kanat oyuncusuna aktarınca M’tima, savunmaya tam olarak yerleşmeye
fırsat bulamayan takım karşısında çok kolay bir gol buluyor.
Aynı
dinamiklik, aynı etkililik, aynı güç diğer oyunlarda da değişmiyor ve sonuç hep
onların istediği yerden, istediği şekilde sonuçlanıyor. Sihirbaz gibi bir adam
olan sağ kanat Luc Abalo’nun attığı gol daha ilk pozisyonda bize bunu anlatmamışmıydı
zaten.
Bir takımda
bir oyuncu kale atışı, sıçrama, aldatmaları yavaş ve etkisiz yaparken, diğer
takımda, “Dünyanın En İyi Oyuncusu” ödüllü, “Air France” lakaplı Narcisse,
bunları yaptığında hem karada, hem havada bomboş alan, yükseklik bulabiliyor. Bireysel
çalışmaların, aldatmaların, pozisyon çalışmalarının ne kadar önemli olduğunu bu
oyuncuları seyredenlere veya seyretmeyenlere de bir kez daha hatırlatmak
isterim.
İki
takımda da yabancı oyuncular varken, biri bir hentbol maçının 60 dakika
olduğunu unutuyor.Diğer takımda ki yabancı oyuncularda önde olmasına rağmen
hala bütün gücüyle ve isteğiyle hentbol oynuyor. Dünyanın en iyi hentbolcuları
60 dakika sahada kalabiliyor.
Kısacası;
ben bu oyuncu isimlerinin önüne “Dünyanın En İyi Oyuncusu” yazısını yanlışlıkla
yazmadım. Bu takım dünyanın en iyi oyuncularına sahip olan bir takım ve biz dün
bu starları Beşiktaş Mogaz sayesinde seyrettik.
Türkiye’ye
gelir mi, gelmez mi dediğimiz PSG’nin efsane oyuncuları O’Meyer, Hansen,
Karabatic gibi oyuncular neredeyse tüm maç boyunca sahada
yer alırken, Hırvat pivot Vori bile oyunda
hiç dakika almazken, onlar bize profesyonelliğin 60 dakika mücadele etmek
olduğunu öğretirken,
EHF’nin,
Beşiktaş Mogaz’ı Şampiyonlar Ligine direkt almasındaki en büyük etkenin muhteşem
taraftarı olmuşken ve bu taraftar dünkü maçta yer almazken,
Sadece Karakartalar
değil, “Hentbolcuyum” diyen oldukça fazla sayıdaki hentbolcu dünyanın en iyi
oyuncularını ve takımını görmeye gelmezken,
Beşiktaş
Mogaz ve teknik ekip hep böyle keyifsiz, hep böyle desteksiz, hentbolumuzdaki
başarılarda, ülkemize gelen yıldızlarda
hep böyle yalnız kalacak gibime geliyor.
O yüzden
Beşiktaş Mogaz’ı kendime çok
benzetiyorum. PSG Hentbol değil ama
Beşiktaş Mogaz bizim takımımız, takımdakilerde bizim insanlarımız. İnsanlarında
biraz güzel sözler duymaya, biraz okşanmaya, biraz desteklenmeye, biraz
alkışlanmaya ihtiyacı var. Sadece rakiplerin eli değil, birazda bizim elimiz,
bizim sesimiz Beşiktaş Mogaz takımının yanında olsun.
Kendi Süper Ligimizde görmeye alıştığımız bu boş tribünleri Şampiyonlar Liginde görmek beni gerçekten çok üzüyor. Bu nedenle söyler
misiniz, şimdi değilse ne zaman hentbola destek olacağız?
0 yorum:
Yorum Gönder