Hentbolcuların Dünyası Zeynur Pehlivan-Zeki Pehlivan-Doruk Pehlivan

Bir spor sever olarak kendinizi şanslı hissettiğiniz durumlar var mıdır?

Mesela bir futbolsevere; “hangi yıllarda yaşamak ve hangi futbolcuyu  seyretmek isterdiniz?” diye  sorulsa ne gibi cevaplar duyardınız.

Bazılarından Pele, Maradona, bazılarından Müller, Puskas, bazılarından Van Basten,  Zidane; Galatasaraylılardan Metin Oktay veya Hagi;  Fenerbahçeliler Lefter veya Alex; Beşiktaşlılardan Baba Hakkı (Hakkı Yeten) veya Sergen gibi farklı cevaplar duyarsınız değil mi!

Ama en çokta ne duyarsınız; tabii ki Messi ve Ronaldo ismini..

Şu an dünyaya gözünü açan bir çocukta,  aklı bir metre havada olan bir gençte, sade bir vatandaşta, bir bilim adamı veya birçok tecrübeden de bu isimleri duyarız. Çünkü bu isimler diğerlerine hiç benzemez. Birçok sporcuya yetenekli deriz ama Messi başka bir yetenektir.. Herkes aynı antrenmanı yapar, ama Ronaldo bir başkadır.. Yetenekli dediğimiz birçok sporcu; ne Messi gibi aldatma yapar, ne Ronaldo gibi topa vurur, ne bu iki isim gibi tüm rekorları alt üst eder, ne de her sene aynı iki isimden birisi FIFA Ballon d’Or (Altın Top) ödülünün sahibi olur.

Yaşadıkları hayat, oynadıkları futbol, attığı goller, giydikleri ceket, takındıkları tavır, yaptıkları hayır işleri, kazandıkları ödüller Herşeyi ile o kadar farklıdırlar ki..

Bu iki futbol dehasını her sene, her hafta sonu canlı seyretmek bir sporsever, bir futbolsever için ne büyük bir mutluluk değil mi?

Bir sporsever olarak bu iki ismi seyrediyor olmaktan  büyük keyif alıyorum ama  bir, “çokhentbolsever” olarak da, seyretmekten bıkmadığım, seyretmeye doyamadığım hentboldaki  bir ismi sizlere anlatmak istiyorum. Messi gibi, Ronaldo'nun oynadığı "farklı futbol" gibi, hentbolu farklı oynayan bir ismi, Metin Cildam'ı anlatmak istiyorum.

“Hentbol” diye bir spor vardı ama Türkiye’de yoktu. Yaşar Sevim; ”Bu güzel spor bizde nasıl olmaz” dedi ve Almanya’dan dönerken cebinde hentbol topunu getirdi. Hentbol topunu getirdi ama bunu tutacak el, sporcu yoktu 19 Mayıs Spor Akademisi’nde. 

İyi aldatma yapan, topa iyi hakim olan birisini gördü Turan Kabay’ı, Eşref Taşucu’nu futboldan aldı. İyi dripling yapan birisini gördü Ahmet Sarıyer’i, Kayhan Beyhan’ı, Ali İsmet Ural’ı basketboldan aldı. Kol kuvveti, sıçrama kuvveti iyi diye Ramazan Demirci’yi, Metin Cildam’ı voleyboldan aldı. 

Ve bu yetenekler Türk Hentbolunu var etmek için, Yaşar Sevim’e inandıkları için basketboldan, voleyboldan ve futboldan vaz geçtiler. Hasta olduğu halde küçük yaşta transfer eden Barcelona Kulübü gibi,  Yaşar Sevim de kimin hentbolcu olacağını çok iyi biliyordu. 

Ve oldu da.. Bu isimlerin içinden Avrupa Gol Kralı, En İyi Savunma Oyuncuları, En İyi Orta Oyun Kurucu, Milli takım antrenörleri çıktı. 

Bu isimlerin hepsi ayrı bir değerdir hentbol için.. Ancak bugün sizlere bu isimler arasında, hepsinden çok daha farklı olan bir ismi tanıtmak istiyorum.  

Metin Cildam.. Kusura bakmayın.. Bir futbolsever Messi’yi nasıl anlatırsa, Metin Cildam’I sizlere öyle anlatacağım. Çünkü hentbolun dahi ismiydi Metin Cildam. Muhteşem fiziği ve omuzu ile seremonide  iki kişilik yeri kaplardı. Gülümsemesi de adeta omuzları gibiydi. Geniş, açık ve doğal.. 

Hentbolun dahisiydi o.. Topu  eline aldığı zaman sadece rakip, sadece savunma oyuncuları değil, tüm tribün “Şimdi ne yapacak acaba!” diye beklerdik.  

Metin abiyi tanıyanlar hatırlamaya çalışsın..Sol kolunu havaya kaldırıp, bir saniye bakar, durur ve birden vites yükseltirdi. Tanımayanlar Galatasaraylı Hagi’yi gözlerinin önüne getirsin. Onun ayakları ile yaptığını Metin abi elleri ile yapardı. Top hakimiyeti, savunma oyuncusunu geçişi, ne yapacağının belli olmaması, zekice verilen paslar ve attığı şık goller..

Hentbolu fazlasıyla güzelleştiren bir sporcuydu Metin Cildam. Kendiside, attığı gollerde, verdiği paslarda, hepsi farklıydı Metin Cildam’ın.. Her lifini çok iyi kullandığı o muhteşem sol eli ile sahip olduğu zeka birleştiğinde bizlere; pivota attığı arkadan, enseden paslar, aldatmaları, kaleye bıraktığı çevirme atışlar ve atıştan sonra ki yuvarlanışını seyretmek kalıyordu.

Böyle bir sporcuyu seyretmiş olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.  Şimdi ki sporcularında böyle bir sporcuyu seyretmelerini çok isterdim. Sadece maçlarda attığı goller için değil, bir antrenmanda, kendisinin arkasında koşan gençler için “Siz nasıl gençsiniz. Siz benim arkamda nasıl kalırsınız” dediğinde o gençlerin Metin Cildam’a nasıl saygı gösterdiklerini ve dediklerini uygulamak için nasıl gayret ettiklerini gördüğüm, hentbol salonuna yeni ayak basmış bir hentbolcuyu göstererek “İlk beş şutu buna attıracağız. Çocuğun kendine güveni gelsin” dediğini duyduğum için isterdim.

O muhteşem sol kolunu, sadece şut veya pas atmak için değil, haksızlıkların karşısında duramadığı için ve bu nedenle bir hakemin peşinden koşarken nasıl kaldırdığını gördüğüm için çok isterdim.

Hentbolda çok iyi solaklar oldu ama Metin Cildam gibi bir fiziğe, yeteneğe, akla sahip bir sağ oyun kurucu  görmedim. 

Altı sene önce, hentbolun bu güzel insanını kaybettik. Düşünüyorum da.. İyi ki voleybolcu olarak kalmadı, yoksa biz Metin Cildam gibi bir yeteneği izleme şansına sahip olamayacaktık.  İyi ki voleybol sahalarında kalmadı, yoksa biz maç öncesi, maç esnası ve maç sonrasında hep dost  olan, dost kalan, her durumda gülebilen, her durumda herkese sarılabilen bir insanı tanıyamayacaktık.  

Mekanın cennet olsun Yaşar Sevim hocam.. Metin Cildam gibi bir insanı hentbola kazandırdığın ve böyle bir yeteneği bizlere seyrettirdiğin için..

Mekanın cennet olsun Metin Cildam.. Sonsuz gülüşünü bize sunduğun, sonsuz yeteneklerini  bize sergilediğin, sonsuz yüreğini bize açtığın için.. Bize sporun, hentbolun güzelliklerini yaşattığın, tattırdığın için.. 

Sanırım anladın Metin abi.. Biz seni çok sevdik..