Zeynur Pehlivan; Beden Eğitimi Öğretmeni, Milli Hentbolcu, Antrenör, Hentbol Yazarı; Eğitim Uzmanı, Milli Hentbolcu Zeki Pehlivan'ın Eşi; Lise Öğrencisi, Milli Hentbolcu Doruk Pehlivan'ın Annesi

24 Kasım 2017 Cuma

Hintli bir ailenin iki erkek çocuğundan en küçüğüdür İshaan. Büyük ayrık dişleri, kendi başına kaldığı zaman sürekli gülen gözleri ile çok sevimli; her olayı farklı şekilde yorumlaması, her cismi farklı şekillere büründürmesi ve müthiş bir hayal gücü ile, diğer yaşıtlarından farklı bir çocuktur.  


Ancak İshaan'ın çok önemli bir problemi, öğrenme güçlüğü vardır. Bu nedenle hem okul yönetimi, hem öğretmenler tarafından sürekli azarlanan, ceza alan, notu çok düşük olan, arkadaşları tarafından sürekli dalga geçilen, hem de ailesi tarafından çok başarılı olan abisinin aksine tembel bir çocuk olarak bilinen ve bu nedenle çoğu zaman yalnız kalan bir çocuktur. 

İshaan'ın her yaptığını anlamaya çalışan annesinin büyük desteğine rağmen, baba, İshaan'ın başarısızlıklarına daha fazla dayanamaz ve bir gün İshaan'ı yatılı okula vermeye karar verir. 
Kendisini terk edilmiş hisseden İshaan burada daha da yalnız, daha da mutsuz olur. Etrafında kimsenin olmadığını düşünmektedir ki, bir mucize gerçekleşir.

Mucizenin adı: Ram Shankar'dır. 



Hiçbir derste başarı gösteremeyen İshaan'da ki özelliği, yeteneği, farklılığı fark edemeyen öğretmenlerin aksine, İshaan'da ki farkı sadece bu öğretmen fark eder. Resim Öğretmeni Ram Shankar. Bay Shankar, İshaan'ın her hareketini incelemeye, her davranışını gözlemlemeye, her yaptığını incelemeye başlar. Evet, derslerinde çok başarılı değildir  tüm öğrencilerin çok gerisindedir, harfleri farklı görür ama, aslında içinde başka, bambaşka, müthiş bir çocuk vardır o kafası hep önde gezen çocuğun... Ram Shankar birlikte oldukları zamanlarda veya derslerde İshaan'ın ne kadar özel ve yetenekli bir çocuk olduğunu keşfeder. 

Resim yapmasını çok seven, çok güzel resimler çizen bu öğrenciye özel ilgi göstermeye başlar. Ona büyük zaman verir. İshaan'ın sorumluluğunu kendisinin alacağı konusunda yönetimi ikna eder ve çalışmaya başlarlar, ancak Ram Shankar önce sorunun tam olarak ne olduğunu öğrenmek için ailesi ile konuşmak ve İshaan'a ait herşeyi öğrenmek ister. Bu nedenle ailesi ile görüşür ve birçok bilgi edinir. Ona ait herşeyi dinler, ona ait herşeyi inceler ve onu, onun yaptığı resimlerle anlamaya çalışır. 

Artık İshaan'ı daha iyi tanıyordur. Ne yapacağını, nasıl davranacağını ve nasıl öğreteceğini iyi bilir. Dersler eğlenceli bir halde, gülen güzel iki yüzle devam eder. İshaan büyük gelişme kaydeder.  Biraz ilgi ve zaman sonrasında İshaan'da ki değişiklikler olumlu yönde gelişmeye ve değişmeye başlar. Bu durum yönetim, öğretmen ve arkadaşları tarafından da fark edilir. Hatta bir gün İshaan'ın ne kadar yetenekli bir çocuk olduğunu kanıtlamak amacıyla bir resim yarışması düzenler okulda bay Shankar. 

Bütün öğretmen ve öğrencilerin katıldığı bu yarışmada İshaan birinci olur. Artık İshaan herkesin ayakta alkışladığı, diğer öğretmen ve arkadaşları tarafından sevilen, oyunlarına dahil edilen mutlu bir çocuktur. En büyük mutluluğu da tabii ki ailesi yaşar. 

Bir öğretmen bir çocuğun hayatını, geleceğini yönlendirmiş; bir çocuğun gülümsemesini sağlamış; "Hiçbir şey olmaz!" denilen bir çocuğu diğer arkadaşlarının arasına dahil etmiştir. İshaan artık ailesi, öğretmenleri ve arkadaşları tarafından sevilen, mutlu bir çocuktur. 



Hayatta da "spor"adında çok güzel bir okul vardır. Tüm çocukların koşarak gittikleri, tüm yeteneklerini sonuna kadar sergileyebildikleri, sürekli arkadaşları ile birlikte olabildikleri ve oynayabildikleri, eğlenebildikleri, gülebildikleri ve evlerine mutlu dönebildikleri çok güzel bir okul vardır.

O okulda da bazı öğrenciler çok başarılı, çok hırslı, çok rekabetçi, çok çalışkan veya çok planlı, programlıdırlar ve bu nedenle çok başarılıdırlar. Herkesin gözü, herkesin ilgisi ve alakası bu çocuklardadır ve tabii ki bu çocuklar okul müdürlerinin, öğretmenlerinin göz bebeğidirler. Çünkü bu çocuklar okul vitrinlerini süsleyecek birçok kupa, birçok madalya kazanırlar. Okulun ismini herkese duyururlar. Bu nedenle çok sevilirler. 

Bu bir okul için, bir idareci veya bir öğretmen için çok büyük "başarıdır." Oysa, matematik veya fizik değil ama, "Benim de resimde, müzikde, sporda, tarihte, edebiyatta yeteceğim var! Matematikde, fizikde, kimyada başarılı olan öğrencilere verdiğiniz önemi, hep onlara değil bize de verirseniz, biraz da bizimle ilgilenirseniz bizdeki yetenekleri de göreceksiniz!" diyen birçok çocuk var spor okulunda...

"Bundan adam olmaz!" "Bu ne biçim branş!" "Bu ne tembel çocuk!" çocuk deyip, hep çalışkan çocukları desteklemek ve bununla övünmek yerine, asıl sınıfta sessiz sedasız duran, okul bahçesinde yalnız gezen ve öğretmenlerin sürekli şikayet ettiği çocuklarla ilgilenmek ve onları keşfetmek lazım. 

O sessiz, o kendi hayal dünyasında, o kendi sevdiği şeyleri düşünen, içinde yakutlar, zümrütler, elmaslar, inciler barındıran çocukları ortaya çıkarmak ve onları da diğer çocukların arasına katmak lazım. 

Okula; basketbol veya voleyboldaki gibi sadece uzun boylu çocuklar gelmiyor! Matematiği, edebiyatı, şiiri, sporu, sanatın her dalını, doğayı, hayvanları, çocukları seven ve bu yönde ilerlemek, eğitim almak isteyen öğrenciler geliyor okula...

Ama biz öğretmenler ne yapıyoruz! "Bir sınav var ve bu sınavda bunlar çok önemli!" diye çocuklarımıza sadece matematiği ve sadece basketbol ve voleybolu öğretiyoruz. Çünkü herkesin, milli eğitimin, spor bakanlığının, okul müdürlerinin velilerin ve öğretmenlerin gözü boynunda madalya olanlarda, içinde neler yaşadığını bilemediğimiz, bir dokunuşla mükemmel işler başaracak güçte ve istekte olan çocuklarımızda değil! 

Aamir Khan'ın başrolündeki "Her Çocuk Özeldir!" filmi bana bu mesajı vermişti. Sizler ne düşünürsünüz bilemiyorum. Amam ben de her çocuk gibi farklı düşünüyor, hayal ediyorum. Hayal etmenin nesi kötüdür ki! 

Benim şimdi ki dileğim ve bu filmi yazmamdaki amaç da; birgün bizim okula da Ram Shankar gibi bir öğretmenin gelmesi ve sessiz sedasız, kendi başına hareket eden, herkesin şikayet ettiği o güzelim hentbolu görmesi, ilgilenmesi, diğer çocuklarla, başarılı sporlarla birlikte anılması ve bu sporu herkesin fark etmesini, takip etmesini ve sonunda hentbolun içindeki o müthiş yetenekleri, cevherleri ortaya çıkarmasıdır.

Unutmayın! İshaan'ı fark eden, içindeki yeteneği ortaya çıkaran ve bir çocuğa hayat veren Milli Eğitim Bakanı veya bir Okul Müdürü değil, bir öğretmen! 

Ve bu dediğimi de hiç ama hiç unutmayın! Hep futbol, hep basketbol, hep voleybol demeden; hentbolu fark edecek, hentbolun içindeki güzelliği ortaya çıkaracak, herkesin "Bu da nasıl güzel bir spormuş!" diyerek takip ettirecek bir öğretmen, bir antrenör, bir eğitici istiyorum. 

Ya da bir spor adamı, ya da bir milletvekili, ya da bir kadın, ya da bir Beden Eğitimi Öğretmeni...

Yeter ki bir kişi bu güzel sporu fark etsin ve  yeter ki "Bu spordan birşey olmaz!" demesin! Olur! Olur! Hem de öyle güzel şeyler olur ki bu sporda! 

Her Çocuk Özeldir! Her Çocuk Güzeldir! Her Spor Özeldir! Hentbol Güzeldir! 

Öğretmenlerime.....
Saygılarımla... Sevgilerimle... 

#24Kasım #ÖğretmenlerGünü #MilliEğitimBakanlığı #Öğretmen #AamirKhan #HerÇocukÖzeldir #Eğitim #Sinema #Hentbol #Antrenör

Zeynur Pehlivan
24.11.2017
Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 09:04  No comments »

0 yorum:

Yorum Gönder

Bookmark Us

Delicious Digg Facebook Favorites More Stumbleupon Twitter

Search