Futbol, Hentbol Gibi Oynansa Nasıl Olur?
Futbol, basketbol, voleybol, hentbol… ya da bunların güzel çocukları futsal, beach football, street ball, beach
volley, street handball, beach handball…
Futbolda hentboldan, hentbolda basketboldan, basketbolda voleyboldan,
yani; Top sürme, paslaşma, blok, smaç, kale, kaleci, gol, atışlar, savunma, ver-kaç, serbest atış, taç,
kenar atışı, santra, mola, uzatmalar veya penaltıları, bu spor dallarının
birkaçında görüyoruz. Ne kadar çok benzerlikler var değil mi?
Bu günlerde Dünya Kupasında oynanan maçlara odaklanmış
durumdayız. O nedenle gelin, şimdi
sadece futbol ve hentbol arasındaki benzerliklere bir bakalım. Bir futbol
maçında top ele değdiği zaman hentbolun, bir hentbol maçında topun dizden
aşağıya temasında futbolun hatırlanmasından bahsetmiyorum tabii ki... Futboldaki,
korner, frikik, taç, penaltı, hentbolda köşe atışı, serbest atış, kenar atışı,
yedi metre gibi benzer kurallardan bahsediyorum. Biz köşe atışını top kaleciden
çıktığında değil, oyuncudan çıktığında kullanırız. Taç atışı kullanırken bir
ayağımızı çizgiye basarız. Serbest atışlarda köpük kullanmak yerine üç metre
açılırız. Aramızda bunun gibi küçük farklılıklar vardır. Ama amaç aynıdır.
Futbolda da, hentbolda da; serbest atış,
hangi takım oyuncusuna faul yapıldıysa, taç atışı, top kimden
dışarı çıkmadıysa, penaltı, gole
giden veya ceza alanı içindeki oyuncuya sert faul yapıldıysa verilir.
Hentbolun daha seyredilir, daha çekici, daha güzel, daha
dinamik olması için o kadar çok değişiklikler yapıldı ki… Bizim zamanımızda
hentbol takımı 12 kişi ile sahaya çıkardı, daha sonra bu sayı 14, şimdi ise
16 oldu.. Forma numaraları 1’den, 12’ye kadardı ve 1 ve 12 numaraları sadece kaleciler giyerdi.
Şimdi 99’a kadar herkes istediği
numarayı giyebiliyor. Santrayı başlatmak için rakip takım oyuncularının kendi
yarı alanlarında geçmeleri beklenirdi.
Şimdi kaleci topu santrada ki oyuncuya aktardığı ve topu alan
ortadaki üç metrelik alandaki
çizgiye bastığı anda hücum başlıyor. Eskiden pasif oyun denen bir kural
yoktu, şimdi hakem hücum eden takımın, hücum etmeye niyetli olmadığını anladığı
anda pasif işaretini kaldırıyor. Bunlar gibi birçok değişiklikler yapıldı.
Yapılması düşünülen birçok değişiklikte
kapıda bekliyor. Mesela basketboldaki, bir hentbol maçının da
periyotlara ayrılması, 24 saniye gibi hücum süresinin olması gibi..
Yapılan değişiklikler gerçekten hentbola büyük keyif kattı.
Santrasız dediğimiz hentbol, daha hızlı, daha dinamik oynanmaya başladı. Geniş
bir kadro nedeniyle oyuncuların dinlenmelerine ve oyuna her an katılmalarına
olanak sağlandı. Oyunun temposu 60 dakika hiç düşmeden, maçın son saniyesine
kadar süren mücadelelere fırsat
yaratıldı. Bu da hentbolda ki, özellikle Avrupa’da ki seyirci sayısının artmasına
sebep oldu.
Dün Hollanda-Kosta Rika maçının uzatmalarında sadece
penaltılar için Tim Krul oyuna girdiğinde ve Hollanda’yı yarı finale
taşıdığında, aklıma bu iki branş
arasındaki benzerlikler aklıma geldi. Futbol futbol olarak, hentbol hentbol
olarak, basketbol, basketbol olarak kalmalı ama, düşünmeden de edemiyorum.
Mesela; dün oyuna penaltılarda giren Tim Krul gibi, her penaltıda kaleci değişikliğine, kalecinin,
hentboldaki gibi (4m) öne çıkmasına izin verilseydi, açıyı kapatarak penaltıyı
kullanan oyuncuyu farklı atış tekniklerini (aşırtma gibi) uygulamaya
zorlasaydı, ofsayf’ı kaldırıp, bizim
hızlı hücumlardan bulduğumuz goller gibi daha çok gol olsaydı, yenilen golden
sonra rakip oyuncuları beklemeden top
orta çizgiye geldiği anda oyun başlasaydı, ya da riski göze alıp hentbolda ki
gibi oyun devam ederken sınırsız oyuncu değişikliği yapabilme şansına olsaydı, hentboldan
daha büyük alanda oynayan, özellikle kötü zemin ve kötü hava şartlarında
oynanan maçlarda, futbolculara
dinlenmeleri için zaman verilse ve tekrar oyuna girmelerine olanak sağlansaydı
veya beach handball’da ki gibi, hücum oyucuları karşı rakip takımın yarı
sahanın kenarında her an oyuna girmek için hazır olsalardı, yine beach
handball’da ki gibi, dönerek veya havada topu alıp atılan golleri iki sayı
olarak sayıldığı gibi sayılsaydı nasıl olurdu, diye düşünmeden edemiyorum. Bir
rövaşata golu, ya da İbrahimovic’in o muhteşem golu iki gol etmez miydi yani..
Ya da santradan atılan goller…
Hentbol sporunu hiç bilmeyen, hiç izlemeyen birisinin bize
“Hentbol nasıl bir spor?” diye sorduktan ve hentbolu, uzun uzun anlatmamıza
rağmen anlamayan birisine sonunda pes edip kızarak “Futbolun elle oynanışı”
dedikten sonra, sorduğu “Niye bu insanlar bir topun peşinde koşuyor?”, “Ofsayt
ne?” ya da “Niye o kaleye gidiyorlar, bu kaleye atsalar sayılmaz mı?” diye
soracak kadar futbolu bilen ve anlayan
birisinin, hentbolu anladığına
şaşırarak açıklamalarda bulunsakta; futbol
futbol gibi, hentbol hentbol gibi kalmalı… Birbirlerine daha fazla benzetmeye
gerek yok.. Bazıları hiç anlamasa da, bu halleriyle yeterince güzeller. …
allah becasılanı versin beden ho
YanıtlaSil