2015 Erkekler Dünya Şampiyonasında Gol Kralı ve en iyi sağ
kanat oyuncusu olan Sloven Dragan Gajic, ödülü aldığı ertesi günü uyandığında
Twitter’da şöyle bir mesaj paylaşmıştı.
“Ne muhteşem bir sabah! Güne; dünyanın En İyi Sağ Kanatı ve
Gol Kralı olarak uyanmak ne kadar
muhteşem bir duygu!” demişti.
Katar’da ki Dünya Şampiyonasında herkes ismini öğrenmiş,
herkes onu seyretmişti ve Dragan,
hissettiklerini bütün sıcaklığı ve samimiyeti ile kendisini alkışlayanlarla
paylaşıyordu.
Ancak, Dünya Şampiyonasını seyreden, o golleri gören, o
anlara şahit olan, o sevince ortak olan, onunla birlikte havalanan, toplar
direkten döndüğünde onunla birlikte kafasını elleri arasına alan, onunla
birlikte coşan ya da atılan o muhteşem gollerde ağzı açık kalan.. İşte bu
insanlarda Dragan kadar olmasa da, güne güzel başlıyordu. Ben öyle başlamıştım
mesela..
Sporun güzelliği burada işte! Katar, ne kadar uzak bir ülke
olursa olsun, spor ruhu içinize işliyor, hentbol topu gelip kalbinizin tam
ortasına yerleşiyor.
Son günlerde ülkemdeki hentbol olayları işte beni böylesine
mutlu ediyor. Erkekler Dünya Liseler Şampiyonasından ellerinde en büyük kupa
ile yurda dönen Antalya Serik Yükseliş Kolejinin başarısı; EHF Kupasında
Antalya Muratpaşa Belediyesi, Kupa Galipleri
Kupasında Ankara Yenimahalle Belediyesi ve Ardeşen GSK’nın son 16 takım
arasına kalması; İzmir Büyükşehir Belediyesinin Challenge Kupasında çeyrek
finale kadar gelmesi.. Bunlar hentbol adına güzel sonuçlar, güzel başarılar.
Bugünde böyle güzel hentbol günlerinden bir gün.. Kastamonu
Belediyesi’nin Challenge Kupasında finale kalması, beni Dragan Gajic gibi mutlu
ediyor ve güne öyle başlıyorum. Hentbolda bu başarıları görmek gelecek adına
beni umutlandırıyor.
Yenimahalle Belediyesi bir fazla golle elendiğinde nasıl
üzüldüysem, Kastamonu Belediyesi finale kaldığında öyle mutlu oluyorum.
Kastamonu Belediyesi, ilk maçın ilk devresinde, dört beş fark gerideyken, basit
top hataları yaparken, hiç görmediğim kadar acemice oynarken, “Eyvah! Böyle
maçlarda niye iyi oynayamıyoruz! Yine mi buradan döneceğiz!” gibi endişelensem
de, Kastamonu Belediyesi ikinci yarıda
toparlandı ve benim gibi onlardan final bekleyen tüm hentbolseverleri
sevindirdi.
Kastamonu gibi küçük ve güzel şehirlerde yaşayanları şanslı
sayarım ama o kentte birde güzel bir hentbol takımı varsa, bir hentbolcu olarak
daha şanslı sayarım. Güzel spor hentbol, her iki taraf için güzeldir. Oyuncular
için büyük bir motivasyon, seyirciler için güzel bir eğlence. Kulüp, o yörenin
halkına, gencine, spora; halkta o takıma, kulübe ve oyunculara destek oluyor.
Bu karşılıklı gibi görünsede; aslında birbirini tamamlayan, birbirine
güzelleştiren bir davranış, bir anlayış.
Kastamonu’da işte böyle bir görüntü var. Az da olsa büyük
kentlerde de var görüntüler ama bunlar kentin büyüklüğünde kaybolup gidiyor.
Ancak Ardeşen, Kastamonu gibi şehirlerde hentbol sevgisinin, hentbolun,
hentbolcunun görülmemesi mümkün değil.. Hentbola destek veren, tribünleri
dolduran hentbolseverleri görmemek mümkün değil..
Düşünebiliyor musunuz! Ben Kastamonu’ya gitmedim ama
televizyondan seyrederken oyuncularımızın kötü oynadığı dönemlerde oradaki bir
öğrencime “Tuğan, ne olur daha fazla destek verin. Öyle bir bağırın ki, ben
Ankara’dan duyayım!” demiştim. O da bana “Tamam hocam. Açın pencerelerinizi!”
demişti. Bunu başka bir kenttekine yazamazsınız, ama ben bunu Kastamonu’dan duyacağımı biliyordum çünkü ben daha önce
Kastamonu’ya gitmiş ve onların hentbol sevgilerini görmüştüm. Her hentbol
maçında o salonun nasıl dolduğunu, takımlarına nasıl destek verdiklerini
görmüştüm.
Gerçektende öyle oldu. Tribündekiler sahadakilerle,
sahadakiler tribündekilerle birlikte oldu ve Kastamonu Belediyesi sonraki her
30 dakikayı galip tamamladı ve Challenge Kupasında adını finale yazdırdı. Seyirci,
o kadar önemli ki sporda, o kadar içindeki sporun.. O seyirci; top kaybı
yapıldığında, “Olsun!” der, bir sporcu düştüğünde, “Kalk ve koşmaya devam et!”
der, mağlup durumdayken, “Maç henüz bitmedi” der, gol olmadığında, “Bir
sonrakinde olacak!” der.
Seyirci bu kadar önemli işte! İşte burada sporcu-seyirci
bütünlüğü başlıyor. Tam sporcu yere düşecekken, birisi onu tutar, tam sporcu kendini
bırakacak birisi ona destek olur, tam sporcu yenilgiyi kabullenecekken, birisi
ona “Pes etme!” der.
Ve sporcu böyle ayakta kalır. Kulüp, antrenör, seyirci
destekler ve ona sadece yeteneklerini sergileme fırsatı verilir. O da gereğini
yapar. Bir önceki devrede oynayan, hata yapan, koşmayan, suratı asık oyuncu
değildir artık. Ayaklar farklı koşar, eller, yürekler farklı atar. Kendi gibi,
tribünleride coşturur. O zaman sporda başka bir güzel olur, oynanır. Bizlere de
bunları yazdırır.
Tebrikler Kastamonu Belediyesi Hentbol takımı.. Finale
gelesiye kadar neyi doğru yaptıysanız, finalde hepsini birden yapın ve o kupayı
Kastamonu’ya getirin. Ellerinize, emeklerinize, ayaklarınıza, nefesinize,
gollerinize, yeteneklerinize, aklınıza sağlık..
Tebrikler Osman Kalyoncu ve ekibi.. Güzel bir seneyi ve güzel çalışmaları, güzel bir kupayla
tamamlayın. Kastamonu halkı, Kastamonu’yu bir hentbol kenti haline getirmek
için yaptığınız en güzel çalışmalarınızdan birisi olan Hentbol Fabrikasındaki
küçük hentbolcular ve bizler, yani hentbol bunu bekler. Yolunuz, yolculuğunuz
hep son hedefte bitsin. Şansınız bol olsun.
Osman hocam, getirin o kupayı, ben de Dragan Gajic gibi
yazacağım. “Güne, Kastamonu’da, Challenge Kupası sahibi bir şehirde uyanmak ne
kadar güzelmiş!” diyeceğim ama bunu “Engara’ca
veya Ankara bebesi olarak değil,
Gaaastamunu’ca yazacağım.
0 yorum:
Yorum Gönder