Zeynur Pehlivan; Beden Eğitimi Öğretmeni, Milli Hentbolcu, Antrenör, Hentbol Yazarı; Eğitim Uzmanı, Milli Hentbolcu Zeki Pehlivan'ın Eşi; Lise Öğrencisi, Milli Hentbolcu Doruk Pehlivan'ın Annesi

2 Ocak 2017 Pazartesi

Ah Eskişehir ah! Nasıl güzel bir yerin var bende biliyor musun! Nasıl güzel anılarım var sende biliyor musun?

Atatürk Spor Salonunun önünden geçerken "Burada şampiyonluklar yaşadık! Burada ne güzel maçlar yaptık! Burada ne güzel seyircimiz vardı!"

Şimdi adeta ayrı bir kent gibi olmuş olan, ama bir zamanlar sezon öncesi koşularımızı yaptığımız Meşelik civarlarından geçerken, "Bir zamanlar buraları bizim koşu alanlarımızdı." "Korkmadan buralarda koşardık." derim. 

Şu an Eskişehir'in en güzel mekanlarının olduğunu gördüğüm caddede, bugün neredeyse tüm Eskişehir'in halkının, gençlerinin toplandığı bir yer haline gelmiş olan, önünde kiremitten yapılmış uzun bir baca olan Espark alışveriş merkezine doğru yürürken; bir zamanlar bomboş olan bu caddeden, o zamanlar oynadığım ETİ Bisküvileri kulübünün sessiz, ıssız ve tenha olan yolundan, ETİ fabrikasına doğru giderken ki korkumu hatırlıyorum. 

Küçücük Atatürk Spor salonunu hatırlıyorum. Kanat oyuncularının şimdiki gibi köşe çizgilerinde bekleyecek alanları olmadığını hatırlıyorum. Sol-sağ oyun kurucular, sol-sağ kanat oyuncuları ile kardeş kardeş oynarlardı. Savunma oyuncuları da aynı durumdaydı. Çok samimice maç oynanırdı. O küçük salonda büyük takımlara, büyük mücadelelere tanıklık edildi ve bu mücadeleleri görmek isteyen birçok hentbolsever salon dışında kaldı. Bu durum sadece kulüp değil, okul maçlarında da değişmezdi. 




Kale, santradan sonra bir kez top vurup üç adım atıldığında şut atılacak  kadar yakındı. Koca koca adamlar tam anlamıyla dar alanda paslaşmalar yapardı. O koca koca adamlar şimdi tamamen unutulan çaprazlar, ters yüklemeler, pivot perdelemeleri ile muhteşem oyunlar ortaya koyar, muhteşem goller atarlardı. Küçücük salonda büyk başarılara imza attılar, büyük mücadleler verdiler ve bu mücadelelei seyretmek isteyen birçok insan salonun dışında kalırdı. Spor salonu küçüktü ama oynanan hentbol çok büyüktü.

Biz Eskişehirliler, hentbol oynanacak standarta uygun olmayan o Atatürk Spor Salonunda öyle bir öğrendik ki hentbolu, Eskişehir bir hentbol kenti oldu.
Bize öyle bir öğrettiler ki hentbolu, okullarda, kulüplerde, karmalarda Eskişehir'e şampiyonluklar yaşattık. 

Öğretmenlerimiz, antrenörlerimiz öyle sevdirdiler ki hentbolu bizlere, erkenden geldiğimiz spor salonunun dolu olduğunu gördüğümüzde daha fazla hentbol oynamak, bir an önce sahaya çıkmak istedik. 




Biz hentbolcular öyle bir sevdirdik ki hentbolu Eskişehir'e, Eskişehir'de  "Yılın Sporcusu" ödülüne aday gösterildik, yolda yürürken herkesi selamlayarak yürüdük. Ve biz Eskişehirli hentbolcular olarak yıllarca milli takım formasını giydik. 

Ancak yıllar geçti, kulüpler kapandı, öğretmenlerimiz, bizler başka kentlere gittik ve her güzel şey gibi bunlarda bitti. Maalesef bunlardan hiçbiri yok artık! 

Her güzel şey gibi, bizler gibi bunlarda yaşlandı, bizler gibi unutuldu, bizler gibi mazide kaldı. Artık hentbol bizim zamanımızdaki şehrin ortasındaki evinden uzaklaştı ve şehrin dışındaki Porsuk Spor Salonuna yerleşti. Son yıllarda milli takıma giden bir hentbolcu da kalmadı artık! 




Dahası bir zamanlar hentbol kenti, hentbolcu fabrikası olan şehirde, hentbolu çok iyi bilen, hentbolu seven ve hentbol kültürü olan seyirci salonlara uğramaz oldu, milli takıma sporcu gönderemez oldu ve Salon hentbolunun ilk  şehirlerinden birisi olan Eskişehir'in maalesef eski günlerdeki gibi üst sıralara, şampiyonluklara oynayacak Süper Ligde bir takımı kalmadı. 

Sonuçta;  sadece şehir merkezinden değil, hentbolu bilenlerden de, hentbolu sevenlerden de,  hentboldan da uzaklaştı hentbol..  Son yıllarda Süper Ligde hep alt sıralarda mücadele eden, milli takıma hiç sporcu vermeyen bir kent haline dönüştü.  Eski heyecanlar, eski başarılar bir anda yok oldu gitti. 

Bir öğrenci kenti olan, en büyük üniversiteye sahip olan; en çağdaş insana, en entellektüel, en yaratıcı insana, Yılmaz Büyükerşen gibi bir başkana sahip olan ve bu güzel insan sayesinde en güzel, en aktif, en özgür, en modern şehirlerden birisi olan Eskişehir'de bu güzel spor unutuldu, o güzelim hentbol ateşi sönüp gitti. Eskişehir gittikçe büyürken, hentbol gittikçe küçüldü. 




Ancak bu sene garip şeyler oluyor Eskişehir'de.. Garip dediğime bakmayın, güzel anlamda garip şeyler oluyor! I.Ligi pek takip etmem. Ama bir Eskişehir takımı var ki, yaptıklarını gözümüze gözümüze sokarak,"Bakın biz neler yapıyoruz Eskişehir'de!" diyorlar. Görmemek mümkün değil! Binlerce tişört dağıtıp sadece Eskişehir de değil, Ankara'da ki bizlere bile ulaştırıyorlar. 
Bir gazetenin lütfedip, görünmesin diye kenarına ufacık şekilde yazdığı hentbol, Eskişehir'de bilboardlarda koca koca BETON ADAMLAR olarak yazılıyor. Gerçekten beton gibi duruyorlar fotoğrafta.. Sağlam ve dik.. Bir duvar örmüşler adeta. Yerdeki zemini bile yerinden oynatmışlar, çatlatmışlar! Rakipleri olsam korkardım hani!

Gözlerime inanamadım. Bir hentbol takımı Eskişehir'de, herkesin görebileceği yerde, herkesin görebileceği şekilde yer alıyor. Tekrar o eski günlere gittim. Çok fena heyecanlandım, Yoksa dedim, hentbolun en çok yakışacağı benim bu güzel memleketim de, Eskişehir'de hentbol yine mi canlanıyor, uyuyan hentbol volkanı tekrar mı alev alıyor, etrafına hentbol heyecanımı saçıyor, dedim. 

I.Ligde namağlup yollarına devam ettiklerini biliyorum ama henüz kendilerini izlemişliğim yok sadece kendilerinin neler yaptığını görmüşlüğüm var. Çünkü görülmeyecek şeyler değil, kendilerinin, oynadıkları maçların görülmesini, duyulmasını istemeyen insanlar ve kulüpler gibi değil, koca koca "Herkes duysun! Seneye biz Süper lige geliyoruz. Herkes duysun, herkes görsün, biz Eskişehir'e tekrar o eski hentbol  günlerini getireceğiz! diyorlar. 



Sosyal Medyayı inanılmaz aktif kullanıyorlar. Evlerindeki, deplasmandaki her maçı paylaşıyorlar, Radyoya çıkıp hentbolu, Selkaspor'un yaptıklarını anlatıyorlar. Size tavsiyem Selkaspor'un yaptıklarını, paylaştıklarını, hentbolu nasıl sevdirdiklerini ve salonu nasıl doldurduklarını takip etmenizdir. 

Şimdi söyler misiniz! Bunları nasıl görmezdik, nasıl duymazdık! Kim, hangi kulübün Selkaspor gibi bir facebook sayfası var ve kim, hangi kulüp hentbolu bu kadar duyuruyor, duyurmaya çalışıyor, sadece ona bakmak bile yeterli benim için. 

Hentbol için bu kadar güzel işler yapan bir kulübü, kulüp yöneticilerini, teknik heyeti ve sporcuların yaptıklarını görmek olmazdı. 

Biz de duyduk, gördük ve eşimle birlikte bize Ankara'da verdikleri Selkaspor tişörtlerimizi giyerek Eskişehir'e yola çıktık. 

Atladık eşimle Yüksek hızlı trene ve uzun zamandır ailemiz için değil,  ilk kez bir hentbol aktivitesi için gittik Eskişehir'e.. 



ETİ Bisküvileri hentbol takımının iki sporcusu olarak,  en güzel anıları bu şehirde yaşamış iki hentbolcu olarak, hentbolun ve Eskişehir'in ikimizde de ayrı, çok ayrı bir yeri olarak ve tabii bir de, Zeki'nin eş durumundan Eskişehirli olmasından dolayı olarak atladık gittik kulübümüzün, ETİ'nin yolu üzerine kurulmuş olan Espark'a.. 

Dediler ki Selkaspor; hentbolun önemli ülkelerinde yapılan, önemli şehirlerinde, önemli kulüplerinde yapılan etkinlikler gibi muhteşem etkinlikler yapıyor, hentbolu güzelleştiriyor, hentbolu herkese sevdiriyor,  yüzlerce binlerce kişiyi salonlara taşımayı başarıyor! 

Birşeyleri doğru yapma, birşeyleri eksik yapma, birşeyleri daha da  güzelleştirme gibi bir huyumuz pek yoktur ya! Ben yine acaba böyle bir manzara ile mi karşılaşacağız, diye düşündüm. Hani kale olur, kırık dökük! File olur yırtık pırtık! Top olur eski püskü! Organizasyonun işleyişi desen acemice.. Çok gördük biz bunları hentbolda.. O nedenle temkinliyim. 

Bu düşüncelerle girdik Espark alışveriş merkezine.. Girdik ve hemen  durakladık. O da ne! İki kuyruk var Espark'ta.. Hangisi hentbola gidiyor acaba?  Önüme çıkan ilk kuyruktaki insanlara sordum.
 "Bu ne kuyruğu acaba?" 
"Yılmaz Özdil hanımefendi!" 
"Neeee!!!" Yılmaz Özdil mi burada!" dedim ve sevinince eklem ayarları bozulan her kadın gibi bastım çığlığı.. Eşimde her zamanki gibi "Sakin ol yavrucuğum! Sakin ol!" dedi ama ben etkinlik arasında bir vakit buldum ve elime bir Selkaspor tişörtü alarak Yılmaz Özdil'e uğradım. İmza izdihamından zorlukla ilrledim ve görevliye, "Yılmaz beye bir hentbolcu sizi görmek istiyor, dermisiniz." dedim. 

Sıradaki insanların zamanlarını aldığım için çok mahçup oldum. Yılmaz Özdil ayağa kalıp hemen yanıma geldiğinde de utandım. Güzel insanı ve güzel hentbolu buluşturmanın keyfiyle hemen hızla oradan uzaklaştım. 



Diğer taraftan Yılmaz Özdil ismini duyduğumda verdiğim tepki ile kuyruktaki insanlara ne kadar aptal göründüğümü tahmin edebiliyordum. Ama onlara çok da hak veriyorum. 

Çünkü bu insanlar nereden bilecekler benim Yılmaz Özdil'i ne kadar sevdiğimi, nereden bilecekler Ankara'dan gelip yazmasına, gülümsemesine hayran olduğum insanı burda göreceğimi, nereden bilecekler benim aslında bir hentbol etkinliği için Eskişehir'e geldiğimi ve geldiğimde bu güzel insanla karşılaşmamın sevincini, nereden bilecekler hentbolcu bir yazarla ve bir hentbol etkinliğinin aynı güne, aynı mekana, aynı saate rast gelmesinin verdiği mutluluğu, nereden bilecekler, her iki kuyruğun sonunun da hentbola çıktığını..

İnanılmaz güzel bir gündü benim için. Her kitabını imzalattığım, her yazısını okuduğum bu güzel insana şöyle bir uzaktan baktım ve daha sonra uğramak üzere  Eskişehir'e asıl gelme sebebinin müsebbibi olan Selkaspor etkinliğine yöneldim.

Bu kez orada olanlara, orada olan insanların nasıl mutlu olduklarına, nasıl eğlendiklerine baktım. İnanın kendimi Köln'de, Budapeşte'de sandım. Fotoğraflardan da anlayabilirsiniz zaten ama detayları sizlere açıklamak isterim.



Bu etkinlik bile bir organizasyon şirketine verilmiş. Her boyda top var. Küçükler için küçük, büyükler için büyük toplar. Karşıda etrafı filelerle kapatılmış, üzerinde kalecileri Viktor'un fotoğrafı olan, Viktor'un etrafında da farklı boyutlarda daireler olan bir kale var. Zeminde de kocaman bir Selkaspor amblemi.. 
Atmak isteyenler gelip bu deliklerde atış yapmaya ve tişört kazanmaya çalışıyorlar. Beş atıştan iki başarılı atış yapan bir tişört kazanıyor. Her yaş grubunu attığı mesafe de farklı tabii ki! Küçükler Viktor'un çok yakınından da atış yapabiliyor. Atış yapanlara tişört veriliyor, fotoğraflar çekiliyor ve o fotoğraf anında kendilerine veriliyor. Muhteşem bir anı! 

Etkinliğin işleyişi işte bu kadar mükemmel. Atış yapmak isteyenler önce isimleri yazdırıyor, atış yaparken isimleri okunuyor, eğer hentbolcu ise kendisine hentbola verdikleri destekler için teşekkür ediliyor, oynayacakları maçlar hatırlatıyor, bu oyunların aynısının maçların devre aralarında da oynandığı hatırlatılıyor, seyirciler salonlara davet ediliyor. 

Anonsu yapan genç ara sıra da, hentboldan, Eskişehir'in hentbolda yaptıklarından, Eskişehir Eti Bisküvilerinin başarılarından, Eskişehir'in aslında bir hentbol kenti olduğundan bahsediyor. 

Hayran kaldım. Herşey çok profesyonel, herşey çok güzel! Başkanlar bile bu etkinliği takip ediyor. 



Hedefe atmayı başaramayanlara bile tişört veriliyor, herkes oradan ayrılırken üzerinde bir tişört, elinde bir fotoğrafla ayrılıyor. Atış yapmaya  doyamayan tekrar ismini yazdırıp tekrar denemek istiyor ve ben  o zaman diyorum ki, "Hentbolu sevdirmek bu kadar kolay işte!". 

Lütfen Selkaspor'u ve Selkaspor'un yaptıklarını takip edin ve eğer mümkünse hentbolu sevdirmek , duyurmak için yaptıklarını sizler de yapmaya çalışın. 

Selkaspor kulüp başkanlarının, yönetiminin hentbolu çok sevdiğini biliyorum, duyuyorum, ligin ilk yarısını lider bitiren Selkaspor'un henüz maçlarını da izlemiş de değilim, ama okuduklarım, gördüklerim şu an benim için yeterli. 
Ama istiyorum ki tüm bunlar hentbol için, Selkaspor için, Eskişehirimiz için yeterli olmasın. 

Hedef Süper Lig olsun!
Hedef Avrupa olsun!
Hedef Şampiyonlar Ligi olsun! 
Heryere, her ülkeye duyursunlar hentbolu, duyursunlar Selkasporu ve  duyursunlar güzel Eskişehir'i!

Bir zamanlar bizler Eskişehir'den Ankaraya Yükseliş Kolejine ETİ Bisküvilerinin maçlarını izlemeye giderdik. ETİ, otobüsler kaldırırdı Ankara'da ki maçlar için..
Umuyorum ki, çok istiyorum ki, çok diliyorum ki, Selkaspor bu kez işleri tersine çevirsin! Ankara, Eskişehir'e akın etsin!

Yaptıklarınıza bakıp, sizlere inanıyor ve güveniyorum. Yolculuk için şimdiden çantamı hazırlıyorum. Başarılar Selkaspor..




Bugünlerde hem hentbolu, hem de güzel, çağdaş, dinamik, genç bir kentti  en büyük eksikliklerinden birisi olan, güzel bir spor dalının boşluğunu dolduruyorsunuz. Gençlerin, yetişkinlerin ve en önemlisi küçük çocuklarımızın hafta sonları gideceği, eğleneceği, üzerinde Hentbol yazan kocaman bir kapı açıyorsunuz. 

Umarım açtığınız bu güzel kapıdan daha çok insan girer. Daha güçlü takımlar girer. Daha güçlü sesler gelir. Ve bu güç sizleri de, hentbolu da, Eskişehir'i de Avrupa'nın en önemli hentbol kentlerine taşır. 

Bir Eskişehirli olarak sizlerle, yaptıklarınızla gurur duyuyor, sizleri hentboldaki hiçbir kulübün hayal bile edemeyeceği noktada görmek istediğimi söylemek istiyorum. 

Sağolun, varolun ve güzel şeyler yapmaya devam edin lütfen!
Koşunuz, hücumunuz açık;  kaleniz, savunmanız kapalı olsun.

I.Ligde bunları yapan bir kulübün Süper Ligde neler yapacağını görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. 
I.Ligde salonlara bu kadar insan getirmeyi başaran bir kulübün Süper Ligde o salonu nasıl dolduracağını merakla bekliyorum. 

Eğer Selkaspor seneye Süper Lige çıkmayı başarabilirse; hem hentbol, hem Süper Lig, hem de Eskişehir çok şey kazanacaktır. 

Tebrikler ve teşekkürler Selkaspor.

Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 05:51  No comments »

0 yorum:

Yorum Gönder

Bookmark Us

Delicious Digg Facebook Favorites More Stumbleupon Twitter

Search