Zeynur Pehlivan; Beden Eğitimi Öğretmeni, Milli Hentbolcu, Antrenör, Hentbol Yazarı; Eğitim Uzmanı, Milli Hentbolcu Zeki Pehlivan'ın Eşi; Lise Öğrencisi, Milli Hentbolcu Doruk Pehlivan'ın Annesi

9 Mart 2015 Pazartesi


Yeni Kuşak Çocukları Anlamak, Birlikte Çalışmak, Öğretebilmek ve Öğrenmek

Her Nesil Kendi Şarkısıyla Gelir (Grigory Petrov)

Sevgili dostlar, bazılarımızın kavram olarak biliyoruz dediği, bazılarımızın ise farkında bile olmadığı, normal bir süreç olarak işleyen bir konuyu gündeme getirmek için bu yazıyı hazırladım. Bir çok okulda görev yapan öğretmenlerimizin de sık sık sıkıntı yaşadığı yeni kuşak çocukların, antrenörlerimizin ve spor eğitimcilerimizin de karşısına geldiklerini görüyoruz. Çocukları bilgi sahibi yapmak, davranış sahibi yapmaktan daha kolaydır. Antrenörlerimizin amacı, sportif davranışlar kazandırmak, bunu en iyiye götürmek ve sürekli geliştirmek olduğuna göre, iyi birer eğitimci olabilmeleri bir noktada karşılarına gelen grupların özelliklerini de çok iyi bilmeleri ile yakından ilişkilidir. Bu nedenle kuşak kavramını ve konumuz olan Z kuşağını tanımakta fayda görüyorum

Kuşak; belli bir zaman aralığı içinde doğan ve genellikle benzer tutum ve davranışlara sahip olan bireyler topluluğudur. Kuşaklar; farklı beklenti, motivasyon, tutum ve davranışlara sahiptirler. Dönemsel olarak çok kesin sınırlar çizilemese de babyboomerler, X kuşağı, Y kuşağı ve konumuz olan Z kuşağı (dijital kuşak) olarak adlandırılmaktadırlar. Yine dönemlerine göre etkilendikleri ve yaşamlarını etkileyen temel unsurlar genel anlamda şu başlıklarda toplanıyor:

·        Önemli kişi ve olaylar,
·        Aile yapısı,
·        Toplumsal ve Sosyal ilişkileri,
·        Dönemin değerleri ve şartları,
·        Yaşam standartları,
·        Teknolojisi,
·        Eğitim ve iş olanakları,
·        Beklentiler.



Kuşaklarla ilgili çalışmalar uzun zamandan beri iş yaşamının gündeminde yer almakta ve bu çalışmalara göre kurumlar çalışanlarının daha etkin ve verimli çalışabilmeleri için onların özellik ve beklentilerine göre çalışma düzenlerini oluşturmaktadırlar. Dünya ve Türkiye nüfusunda yaşanan kuşak geçişleri de bizlerin birer birey olarak bu geçişlerin farkında olmamızı ve hem anne baba olarak hem de birer öğretmen, spor yöneticisi ve antrenör olarak birlikte çalıştığımız öğrenci/sporcularımızın özellikleri ve beklentileri ile ilgili daha bilinçli olmamızı gerektirmektedir. Peki yeni kuşakların özelliklerini bilmek bize ne tür faydalar sağlar, bunları genel olarak şöyle ifade etmek mümkündür;

·        Kuşakların birbirini tanımasını sağlar.
·        Daha etkili iletişim kurmaya ve daha az yanlış anlamaya neden olur.
·        Daha etkili motivasyonel yöntemler bulmayı sağlar.
·        Beklentileri daha iyi belirlemek mümkün olur.
·        Takım çalışması ve verimliliği arttırır.
·        İş/çalışma imkanlarını düzenlemeye ve çalışanın doyumunu arttırmaya yönelik çözümler üretmeyi sağlar.

Bugün özellikle okullar ve altyapılar düzeyinde çalışılan çocukların ve gençlerin  1995 ve sonrası yıllarda doğduğunu varsayarsak, dönem olarak Z kuşağına yani dijital kuşağa ait olduklarını söyleyebiliriz. Y kuşağından sonra gelen ve anne babaları genelde X kuşağı olan bu çocukların bazı genel özelliklerini bilmek ve çalıştığımız kuşağın bizlerden neler beklediğinin farkına varılmasının, onlarla yapılan çalışmalarda ve iletişimlerimizde yararlı olacağı düşüncesindeyim.

Z kuşağı (dijital) çocukları;
·        Konuşmaktan çok mesajlaşıyorlar.
·        Hiç buluşmadıkları arkadaşlarla çevrimiçi iletişimi tercih ediyorlar.
·        Cep telefonunun olmadığı bir hayatı hayal bile edemiyorlar.
·        Bilgisayarları, kitaplara tercih ediyorlar.
·        Anında çözüm istiyorlar.
·        Teknoloji ve terörizmin olmadığı bir dünyayı hiç tanımıyorlar.

Z kuşağı çocukları, marka sadakatleri az olan ve kendilerine özel genç markaları tercih eden imaj düşkünü bir kuşak. Coğrafi  sınırların olmadığı, teknolojik, entegre, bireysel ve bağımsız, yeniliklerden zevk alan fakat güven arayan bir kuşak. Aynı anda birden fazla şeyle uğraşabiliyorlar. İnsanlık tarihinin, el, göz, kulak beceri senkronizasyonu en yüksek kuşağı olarak görülüyorlar.

Z kuşağı çocukları diğer kuşaklara göre;
·        Daha hızlı büyüyorlar.
·        Eğitime daha erken başlıyorlar.
·        Pazarlamaya daha genç yaşta maruz kalıyorlar.
·        İnternet merakı ve teknolojik donanım onları çok görevli bir hale getiriyor.
·        Doğruluktan çok hıza önem vererek bir görevden diğerine geçebiliyorlar.
·        Bilgiye sadece birkaç tık uzakta oldukları kablosuz dünyayı iyi biliyorlar.
·        Birden çok multimedya kaynağından hızlı bilgi almayı tercih ediyorlar.
·        Bilgiye erişimi, çoklu bağlantılar yoluyla yapmayı tercih ederler.
·        Resim, ses ve videoları, yazılı metinlere tercih ederler.
·        Öğrenirken kişilerle bağlantı kurarak çalışmayı tercih ederler.
·        Takdir ve ödülü, davranışın hemen arkasından beklerler.
·        Kullanabilecekleri, konuyla ilgili, aktif ve eğlenceli bilgiyi öğrenmeyi tercih ederler.



Bunların yanında Z kuşağı çocukları;
·        Eğitime erken yaşta başlıyorlar ve eğitim süreçleri diğer kuşaklara göre oldukça uzundur.
·        En fazla yatırım yapılan kuşaktırlar.
·        Edilgenliği kabul etmiyorlar.
·        Uzun dönemli hafızaları, ezberden çok oyun, hikayeleştirme ve hayallerle etkin hale gelebiliyor.
·        Olanak fazlalığı, eğlenceyi erteleme güçlüğü yaşamalarına neden oluyor. Bu da onların başarıya giderken önlerine çıkan en önemli engel haline geliyor.

Peki bu kuşakla çalışırken biz neler yapabiliriz?
·        Bilgi dağıtıcısı olmaktan çıkıp öğrenme orkestrasının şefi olmalıyız.
·        Öğrencilerin, bilgiyi bilgeliğe  dönüştürmelerine yardım eden kişiler olmalıyız.
·        Yaşam boyu öğrenme için gereken merak duygusunu sürekli canlı tutmalıyız.
·        Daha iyi nasıl öğreneceklerse o şekilde öğrenmelerine yardımcı olmalı, öğrenme yöntemleri konusunda esnek olmalıyız.
·        Öğrenmeye okul dışında da devam etmeleri için, öğrencilerde öğrenme heyecanı yaratmalıyız.

Yukarıda kısa başlıklar halinde vermeye çalıştığım Z kuşağının özellikleri günümüz sporcularının pek çoğunda gözlemlediğimiz ve bazan çok anlamlandıramadığımız özellikler. Bu çocuklarla birlikte çalışan tüm eğitimciler, geleceğe yetiştirmek zorunda oldukları ve kendilerinden oldukça farklı koşullara doğmuş öğrencilerinin ya da sporcularının özelliklerini iyi tanımalıdır. Bir örnek vermek gerekirse; yapılan bir  araştırma son kuşağın bedensel gücünün büyük ölçüde azaldığını ortaya çıkarmıştır. Bu araştırmaya göre;

2008 kuşağı 10 yaşındaki 315 çocukla 1998 kuşağı aynı yaş grubundaki 309 çocuğun verileri üzerinde yapılan karşılaştırmada son kuşağın bedensel gücünün büyük ölçüde azaldığı ortaya çıktı. Sonuçları yorumlayan uzmanlar, “İp atlamak, top koşturmak, ağaca tırmanmak yerine bilgisayar ve televizyonla geçirilen zamanın sonucu bu” yorumunu yaptılar. Acta Paediatrica adlı çocuk sağlığı dergisinde yayımlanan araştırma, ağaca tırmanmak, ip atlamak, top koşturmak gibi oyunlar yerine bilgisayar ve televizyon başında zamanını geçiren çocukların sağlığı konusundaki kaygıyı dile getirdi. Fitness uzmanı Dr. Sandercock ve ekibi, 2008’de 10 yaşındaki 315 çocuğun katılımıyla gerçekleştirdikleri araştırmayı, 1998 yılında aynı yaş grubundaki 309 çocuk üzerinde yapılan araştırmayla karşılaştırdıklarında, günümüz çocuklarının kaslarının 1990’lı yıllarda büyüyenlere göre daha zayıf olduğunu tespit etti. Araştırmacılar, boy ve kilo oranları aynı olsa bile, bu dönemin çocuklarının fiziken daha zayıf, kas yapısının daha az olduğu ve önceki kuşakların basit gördüğü fiziksel hareketleri bile yapamadıklarını saptadı. Araştırmada, 10 yaşındakilerin mekik çekme sayısının 2008’deki çocuklarda 1998’lerdekine oranla yüzde 27,1 azaldığı, kol gücünün yüzde 26, tutuş gücünün yüzde 7 zayıfladığı, önceki kuşağın iki katı kadar çocuğun da parmaklıklara asıldıklarında kendi ağırlıklarını çekemedikleri görüldü.                     Kaynak:http://haber.gazetevatan.com/soke-eden-arastirma/379191/41/Saglik

Yukarıda görüldüğü gibi, çalıştığımız çocukların fiziksel özelliklerinde de günümüz şartları çerçevesinde ciddi bir azalma olduğu ve eğitimcilerimizin kaybedilen bu özellikleri geri kazandırabilmek için daha çok çaba sarfetmeleri gerekecektir. Bunun yanında öğrencilerinin, antrenörü tarafından kazandırmaya çalıştıkları becerilere daha fazla odaklanmalarını sağlayacak öğretim yöntem ve tekniklerini geliştirmeleri ve teknolojik araçları onların öğrenmeleri doğrultusunda daha fazla kullanabilme becerilerini de kazanmaları gerekecektir.

Sonuç olarak ifade etmek gerekirse, özellikle altyapı antrenörlerine yönelik eğitimlerde çalışacağımız grupların özelliklerini tanımaya yönelik, öğrenme yöntemleri, beyinin gelişimi,  çocukluk ve ergenlik dönemi özellikleri, drama, öğretimde teknoloji kullanımı vb. tür konularında işlenmesi, eski klasik yöntemlerdeki işleyişlerin, sadece teknik, taktik, kondüsyon, oyuncu seçimi vb. konularla sınırlı kalmadan yeniden gözden geçirilmesi gereklidir.

Saygılarımla.

Dr. Zeki Pehlivan
zepehlivan@yahoo.com


Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 13:21 in    No comments »

0 yorum:

Yorum Gönder

Bookmark Us

Delicious Digg Facebook Favorites More Stumbleupon Twitter

Search