Zeynur Pehlivan; Beden Eğitimi Öğretmeni, Milli Hentbolcu, Antrenör, Hentbol Yazarı; Eğitim Uzmanı, Milli Hentbolcu Zeki Pehlivan'ın Eşi; Lise Öğrencisi, Milli Hentbolcu Doruk Pehlivan'ın Annesi

27 Ağustos 2016 Cumartesi


Son günlerde hepimizin gözü kulağı televizyonda..
Her gün korkunç bir olayla sarsılıyor, her saat bir insanımızı kaybediyoruz.
Her evde aynı sözler, aynı korku, aynı acı var. Koca bir cenaze evindeymişiz gibi sanki..  Kaybolanların tekrar gelmeyeceğini bildiğimiz halde birbirimizi gerekli gereksiz sözlerle telkin etmeye, lüzumlu lüzumsuz anılarla güldürmeye çalışıyoruz. Bir tarafımız gülüyor, bir tarafımız acıkıyor ama her tarafımız acıyor, her tarafımız yanıyor.
Çünkü her gün biraz daha bitiyoruz, her gün biraz daha bitiriliyoruz. Alevlerin, çığlıkların, acımasızlığın yükseldiği dünyanın, bizi cehenneme hazırlıyormuş gibi bir hali var adeta! 
Korkunç! Parçalayıcı! Dağlayıcı!
İnsan olan bir insanın tüm bu olanlara, tüm bu gördüklerine dayanması çok zor. Gerçekten çok zor ve çok acı..  
Bu kara duman hepimizin nefes almasını zorlaştırıyor. Gitsin artık! 
Olanlar, insanı hayattan koparıyor, yaşamdan uzaklaştırıyor. Bitsin artık!

Bugünlerin unutulması, bitmesi için, umuda inanmak için, geleceğe sarılmak için, insanlara bu hayattaki  güzel  şeyleri göstermek için; nefret duyguları ile değil, bağırarak değil, bir söz, bir yazı, bir şiir, bir şarkı, bir resim ile anlatmaya çalışan insanların önünde  saygı ile eğiliyorum. İyi ki varsınız! Tüm bunlar içimizdeki nefreti,  içimizdeki ateşi söndürüyor, alev almasını önlüyor. İyi ki varsınız  ve iyi ki bizi bu dünyanın enkazından çekip alıyorsunuz! 

Benim hergün “Hentbol  güzeldir.” demem de tamamen  bu sebeptendir. Birlikte olabileceğimiz en güzel  yerler, çocuklarımızı buluşturacağımız en güzel uğraşlar, ayrılmadan yan yana oturacağımız  en güzel yerlerden birisi de, bu salonlar, bu sahalar, bu tribünler, bu spor ve bunun gibi spor dalları olduğu içindir. 
Çirkinliklerden çok güzellikleri ortaya çıkarmak, kötülüklerden çok iyilikleri beslemek, yanlışlardan çok doğruları göstermek içindir. 

Son günlerde benim, evimde yaptıklarımı bir görseniz şaşarsınız! Eskiden, yıkadıktan sonra alt tarafından astığım oğlumun milli takım formasını, bugünlerde arkasındaki TÜRKİYE yazısı ters durmamalı, TÜRKİYE yazısı net okunmalı, TÜRKİYE her zaman aynı kalmalı diye çamaşır ipine omuzlarından mandallıyorum artık!
"TÜRKİYE hep böyle dik durmalı, TÜRKİYE hep doğru olmalı!" diyorum kendi kendime.. Çünkü bir tek TÜRKİYE’miz var ve bunun için her an onu düşünüyor ve  onun, güzel insanları için paylaşıyoruz. 

Yoksa.. Yaşantımız, duygularımız, alışkanlıklarımız, beklentilerimiz.. Herşeyimiz, her yaptığımız, her istediğimiz değişti artık! Görünen biz, biz değiliz. Konuşan biz, biz değiliz. 
Tutunacak neyimiz kaldı ki! Çocuklarımızı buluşturacağımız kaç güzel şeyimiz kaldı ki! Güzel bir kitap, güzel bir şiir, güzel bir müzik, güzel bir film, güzel bir spor,  güzel bir esinti,  temiz bir deniz, mis gibi bir yemek,  annemizin şefkati, sevdiğimizin kokusu, çocuğumuzun sesi, alnımızın teri..
Bunlar olmasa hayat olabilir mi ya! Bunlar olmasa insan yaşıyorum diyebilir mi ya! Uğraşlarımız, çabalarımız hep bu güzel şeylerin yaşaması, bu güzel şeyleri yapan insanların çoğalması içindir. 

Gelelim söylemek istediğim asıl konuya..
İki gündür bir haber okuyorum haber sayfalarında.. Trabzonspor Hentbol şubesini kapatmış diye,. Konu spor, çocuk ve hentbol  olduğunda  yazmak  zorunda hissettim kendimi. Kulüpleşememe, kendini bir türlü diğer sporlar içinde var edememe sorunları içinde olan canım hentbolun zaten birkaç tane gerçek anlamda kulübü var. Bunlardan bir tanesi de Trabzonspor.

Trabzonspor, Trabzonspor adı altında belki Beşiktaş gibi hentbolda uzun yıllardır var olmadı, şampiyonluklar kazanıp büyük kupalar kaldırıp büyük başarılara imza atmadı ama güzel bir kente, büyük bir camiaya bir spor dalını duyurdu. Hentbolu Karadeniz’e taşıdı, hentbolun duyulmasını sağladı. Futboldaki gibi onbinlerce genç bordo mavi formayı giymedi ama, giyen çok sayıda hentbolcu oldu. Bordo mavi forma altında bir spor kültürü, bir kulüp kültürü ya da sadece bir taraftar kültürü  kazanmasını sağladı. Birçok genç vaktini, aklını kötü alışkanlıklarla değil,  zamanını güzel bir çevrede, güzel bir uğraşla ve güzel bir forma içinde geçirdi.

Başka bir dönem olsa belki Trabzonspor’un hentbol şubesini kapatmasını hiç önemsemeyebilirdim. Ama yazımın baş tarafını özellikle, bilerek uzun tuttum. Neler yaşadığımız ve neler hissettiğimiz kimse tarafından unutulmasın lütfen! Bugünlerde; çocuklarımızı birarada tutacağımız, çocuklarımızı bu karanlık ortamdan kurtaracağımız, uzaklaştıracağımız, güvenle teslim edeceğimiz çok az şey, çok az yer kaldı. 
Spor bunların en güzel, en gereklilerinden bir  tanesi. Dayanışmanın, yardımlaşmanın, birbirine güvenmenin, birlikte çalışmanın en güzel adresi.. 
Tüm bu değerlerin, herşeyden, herkesten ve her hesaptan daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bir yanlışlık varsa yanlışlık düzeltilebilirdi. Yanlış bir kişi varsa doğru insan bulunabilirdi. Ama tüm bu unsurları, tüm bu insanları toplamayı başarabilen bir branş kesinlikle kapatılmamalıydı.
Bugün değil! Şimdi değil! 

Futboldan çok daha masum, futboldan çok daha masrafsız olan hentbol asla kapatılmamalıydı. Kapatılması düşünülmemeliydi bile!  Büyük bir spor kulübü anlayışı içinde hareket ederek bordo mavi formayı giyen her sporcuya, özellikle bu dönemde, bu süreçte her bir branşa, her sporcuya daha çok sahip çıkılmalıydı.  Nasıl futbolda yanlış birşeyler olduğunda futbolun kapatılması düşünülmüyorsa, bir futbol kulübü değil, bir spor kulübü olduğunu söyleyen Trabzonspor gibi bir kulüp hentbol branşını da kapatmamalıydı. 
Başka bir zaman olsa "Hedefi, planı, amacı olmayan hiçbir takım, gelişme, değişme göstermeyen hiçbir antrenör kalmamalı!" derdim ama bugünler öncelikle başarıyı, şampiyonluğu, kupayı hedeflenecek günler değil.. Bugünler, bir çocuğumuzu, bir gencimizi, bir insanımızı güzel uğraşlarla, güzel ortamlarda buluşturma günleri..
Her gün bir insanımızı kaybettiğimiz bugünlerde, değil bir kulübün kapatılmasını düşünmek, aksine daha çok spor branşının açılması, daha çok insanın sporla tanışması düşünülmeli ve sağlanmalıdır. Büyük kulüplerin ve büyük camiaların görevleri bunlardır. 
Benim açıkcası bugünlerde duymak istemediğim tek söz "kayıp" kelimesidir  ve bunu hentbolda, şimdi duymak gerçekten çok üzmüştür. 
Saygılarımla..

#Trabzonspor  #bordomavi #hentbol
Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 04:12  No comments »

0 yorum:

Yorum Gönder

Bookmark Us

Delicious Digg Facebook Favorites More Stumbleupon Twitter

Search