Zeynur Pehlivan; Beden Eğitimi Öğretmeni, Milli Hentbolcu, Antrenör, Hentbol Yazarı; Eğitim Uzmanı, Milli Hentbolcu Zeki Pehlivan'ın Eşi; Lise Öğrencisi, Milli Hentbolcu Doruk Pehlivan'ın Annesi

3 Temmuz 2015 Cuma


Antrenörlerin en önemli görevlerinden biri de (sporculara hentbol öğretmenin yanında) sporun pozitif yönlerini de öğretmektir. Eğer onlar etkili bir şekilde odaklanmayı ve pozitif düşünmeyi öğrenebilirlerse amaçlarını gerçekleştirmek için daha çok çaba göstereceklerdir.
Çocuklar mantıklarıyla düşünmektedirler ve soyut düşünme daha sonra gelir. Örneğin; çocuklara “bugün yatağın tersinden mi kalktın” gibi bir soru sorulursa, çocuklar “hayır benim yatağım duvarın dibinde bu yüzden hep aynı yönden kalkarım” diye size cevap verirler. Antrenörlerin antrenman planlamalarında bu düşünce yapısını göz önünde bulundurmaları gerekir. Bu nedenle de genç oyunculara yapılacak açıklamalar daha belirgin ve anlaşılır olmalıdır. Burada özendirme/cesaretlendirme ve övgü anahtar kelimelerdir.
Motivasyon
Bir çocuk bir spor dalını seçtiğinde, burada en önemli motivasyon kaynakları şunlardır;
·         Eğlenmek
·         Başarma deneyimi yaşamak
·         Oyun kazanma
·         Öğrenmek ve becerilerini geliştirmek
·         Arkadaşlarıyla birlikte olmak
·         Yeni arkadaşlarla tanışmak
·         Formda olmak, fizik olarak iyi biçimde kalmak
Bu nedenle, belirtilen motivasyon kaynakları bir antrenörün aşağıdaki konulara odaklanmasını gerektirir;
·         Antrenmanı eğlenceli ve heyecan verici hale getirme
·         Başarı konusunda gerçekçi bir bakış açısı getirme
·         Kazanmayı ve kaybetmeyi öğrenme
·         Gelişim için olanak yaratma
·         Bağlılık/bütünlük ya da takım ruhu oluşturma
·         Daha formda/zinde kalma olanağı sağlama
Antrenmanların planlanmasında gençlerin (8-14/15 yaş) ergenlik dönemlerindeki ilgileri ve becerileri göz önüne alınmalıdır. Başlangıçtaki antrenmanlarda görevler basit, çok zorlamayan ve çok fazla rekabet gerektirmeyen çalışmalardan oluşmalıdır. Çocukların başarabilme deneyimini yaşadıkları birçok çalışma yapılmalıdır. Fakat çocukların günden güne sürekli geliştikleri halde bir gün gelişemedikleri ve durdukları zamanlar da olabilir. Bu durum onların daha fazlasını yapma ve daha çok gelişmelerine olanak sağlar ve hem bireysel hem de takım olarak görevleriyle ilgili avantaj elde ederler.  Çocuklar bu durumla başlangıçta başa çıkamayabilirler ancak bu onları daha çok kamçılar. Eğer çocuklar, çaba göstermenin başarı için önemli bir anahtar olduğu anlayışını öğrenebilir ve gösterdikleri çaba ile elde ettikleri sonuçlardaki yükümlülükleri arasındaki ilişkiyi kavrayabilirlerse, kendi becerilerini geliştirme konusunda hazırlar demektir. Birçok oyuncu, takım arkadaşlarıyla birlikte oynarken daha çok ve daha iyi gelişme konusunda kendileriyle de bir yarışa girmektedirler. Ne yazık ki bazıları da kendi ilgi alanlarıyla eşleşmediği ve sporda ya da seçtikleri dalda mücadele etmeyi istemedikleri için bırakmaktadırlar. Bu durum bir hentbol kulübünün alt yapılarında oldukça çok görülmektedir. Bu tür durumlar daha çok 9-11 yaşlarındaki oyuncularda yaşanmaktadır ve yaş düzeyi yükseldikçe sporu bırakma sayıları azalmaktadır.

Çevre
Çocukların sürekli ilgilerini çekme konusunda, onların antrenman ve oyun oynama etkinliklerindeki çevresel koşulları çok önemlidir. Antrenmanlar onların hentbole ilgilerini çekecek en iyi motifleri ve oyunları içermelidir. Motivasyonlardan biri eğlencedir fakat burada antrenör ve ailelerin amaçlarına aykırı olabilecek bazı faktörler de bulunmaktadır. Bütün antrenörler, sporcularının gün geçtikçe geliştiklerini ve kendi yönetimlerindeki takımın maç kazandığını göstermek; aileler de çocuklarıyla gurur duymak isterler. Eğer hatalar ya da maç kaybetme durumunda çok olumsuz bir tepki gösterilirse çocuklarda “performans korkusu” ortaya çıkar. Bu korku çocukların daha çok yanlış ve hata yapmalarına yol açar. Bu durumda korkuların giderek büyümesine, performanslarının düşmesine ve oyundan zevk almamalarına neden olur. Sonucunda da çocuklar kendilerine şu soruyu sormaya başlarlar; “Spor gerçekten zevkli bir etkinlik mi?”.
Aşağıdaki soruların göz önünde bulundurulması bu amaçla iyi olabilir;
·         İyi bir oyunda ne kadar sıklıkta övgü dolu söz söylediniz?
·         Hata veya anlaşılmayan bir durumda ne kadar düzeltme yaptınız ve oyuncuları cesaretlendirdiniz?
·         Oyuncuların kendi aralarındaki cesaretlendirme ve takım ruhunu oluşturma çabalarını ne kadar destekleyip onayladınız?
Umarız cevabınız; “Oldukça sık”tır. İlave olarak aşağıdaki sorular da sorulabilir;
·         Oyuncularınızın performansları bugün ne kadar iyiydi?
·         Çocuklar için antrenman ya da oyun içerisindeki olumlu deneyimler nelerdi?
·         Sizin için ne kadar olumluydu?
Cevaplarınızın olumlu olması gereklidir aksi halde sizin için de olumsuz bir durum söz konusudur.
Oyuncuların bir çoğu ellerinden gelenin en iyisini yapmak için çalışırlar, ancak antrenör ve aileler için bu yeterli değilse ve övgü ya da cesaretlendirmeye dayalı bir yaklaşım yoksa bu “takımla ilgili beklentilerin çok yüksek” olduğu anlamına gelir.
Rekabet/Yarışma
Çocukların rekabetle ilgili düşünceleri onların bakış açıları ve kendi kıyaslamalarının ölçüsü kadardır. Onlar her gün kendilerini koşu, sıçrama, atma gibi çalışmalarda, okul içi ya da daha başka çalışmalarla kıyaslarlar. Dünyada yapılan sporlar daha rekabetçi, daha görünür, daha karmaşık ve daha kapsamlıdır. Sadece bir oyunu kazanmak yeterli değildir, bir çok oyunu ya da turnuvayı kazanmak durumundasınız ve bunun için çok iyi antrenmak yapmak zorundasınız.
Fakat çocukların spora katılımlarındaki en önemli motivasyon aracının “eğlence” olduğunu unutmamanız gereklidir. Kazanmak doğal olarak zevklidir fakat maçın içine de eğlence katmanız gereklidir ve kaybetseniz bile yine eğlenmesini bilmek gereklidir. Çocuklarınıza sadece kazanmayı öğretirseniz, çalışmalarınızda bazı şeyleri kontrol altında tutamazsınız. Eğer sporcularınıza kendilerini kontrol edebilmeyi öğretebilirseniz onlar asla kaybetmezler. Örneğin bir maçta rakip takım durmu 15-0 yaptı ise ve sizin takımınız buna karşı mücadele edip bir gol bulmayı başardıysa, onları cesaretlendirip övgü sözleri söylemeyi unutmayın. Çünkü, onlar maçı bırakmak yerine kendi en iyi performanslarını ortaya koymaya çalışacaklar ve sonuna kadar devam edeceklerdir.
Yaş düzeyi yükseldikçe yarışma ya da maçlara karşı oyuncuların bakışları değişecektir ve kazanmak daha önemli hale gelecektir. En iyisini yapmak yerine kazanmakla ilgilenen oyuncu çeşitli kötü bahaneler kullanır. Kendi yeteneklerinin farkında olan sporcu, kendini diğerleriyle kıyaslar ve iyi oyuncular karşısındaki eksikleri nedeniyle çeşitli mazeretler öne sürerler. Daha az iyi oyuncular için “topu tutamıyor” ya da “iyi pas veremiyor” gibi şikayetlerde bulunurlar. Daha az iyi oyuncular böyle durumlarda birden bire dizlerinin ağrıdığını hatırlarlar ve bunun performanslarını azalttığını söylerler. Bu tür durumlarda ise takım ruhunun çok iyi olması gerekmektedir ki tüm takım mücadeleyi ve oyunu bırakmasın.
Antrenmanların hazırlığını yaparken yukarıda bahsedilen konuları kendi kendinize sormanız gereklidir; “Çocuklarla ya da gençlerle çalışırken amacım nedir?”


Dr. Zeki Pehlivan

Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 11:26 in    No comments »

0 yorum:

Yorum Gönder

Bookmark Us

Delicious Digg Facebook Favorites More Stumbleupon Twitter

Search