Değerli Hentbol Dostları,
sizlere bir hikaye aktaracağım. Bazan hikayeler, bir konuyu anlatmaya
çalışmaktan daha fazla katkı sağlar ve daha çok mesaj içerir. Sizin amacınızın
anlaşılmasını sağlar. Umarım bu da öyle olur.
Bir gün birkaç öğrenci
Buda'ya gitti ve şöyle bir soru sordu "Efendim, burada Savatay*'da sonu
gelmez tartışmalara dalan pek çok münzevi ve bilgin yaşamakta, kimi dünyanın
sonsuz ve bitmediğini ve diğerleri de sonlu ve bittiğini söylüyor, kimi ruhun
bedenle birlikte öldüğünü ve diğerleri sonsuza dek yaşadığını iddia ediyor ve
bu böyle... devam ediyor. Siz, efendim bu konularda ne demek istersiniz?"
Buda yanıtlar; " Bir zamanlar bir raca** hizmetkarını çağırıp şöyle dedi, ' Gel, ahbap, git ve Savatay'da doğmuş bütün körleri bir araya topla... ve de onlara bir fil göster.' 'Pekala, efendim,' diye yanıtlar hizmetkar ve kendisine söylendiği gibi toplar bütün körleri.
'İşte bir fil' diye orada toplanmış bütün körlere seslenir hizmetkar. Adamlardan birine filin kafasını, bir diğerine kulaklarını, diğerine dişini, bir başkasına hortumunu, ayaklarını, sırtını, kulaklarını, kuyruğunun püskülünü tanıtarak anlatır her birine.
"Körler fili hissettiklerinde, raca her birinin yanına gider ve 'Evet, kör adam, fili gördün mü? Anlat bana, ne çeşit bir şeydir bir fil?' diye sorar.
"Bunun üzerine kendisine kafası tanıtılan adamlar yanıtlar, 'Efendim, bir fil çömleğe çok benzer.' Kendilerine kulakları tanıtılanlara gelir sıra, 'Bir fil daha çok harman sepetine benzer.' Sonra dişleri tanıtılanlar söz alır ve filin bir saban demiri olduğunu söylerler. Sadece hortumunu tanıyanlar onun bir saban olduğunu anlatır; diğerleri filin gövdesinin bir tahıl ambarı olduğunu; ayağının, bir sütun; sırtının bir mortar***;kuyruğunun; bir havaneli, kuyruğun püskülünün bir fırça olduğunu söyler.
"Sonra hep beraber bağırıp çağırmaya başlarlar, 'Evet öyle!' 'Hayır, öyle değil!' 'Bir fil öyle değildir!' 'Evet, aynen öyledir!' ve bu böyle ta ki dövüşecek noktaya gelinceye kadar devam eder.
"Raca ortaya çıkan sahneden oldukça memnundur."
"İşte böyledir çeşitli fikirlere tutunmuş kör ve görmeyen vaizler.... bilgisizliklerinde onlar tabiatları gereği kavgacı ve tartışmacıdır, ve her biri gerçeğin şu veya bu olduğunu iddia etmeyi sürdürmekte."
Buda, şu dörtlükle anlatımını noktalar;
Nasıl tutunuyor ve atışıyorlar, kimi iddia edenler
Vaazcılar ve rahipler kutsal ismi!
Atışıyorlar, her biri kendi bakışına tutunmuş.
Bu insanlar sadece bir yüzünü görür şeylerin.
Buda yanıtlar; " Bir zamanlar bir raca** hizmetkarını çağırıp şöyle dedi, ' Gel, ahbap, git ve Savatay'da doğmuş bütün körleri bir araya topla... ve de onlara bir fil göster.' 'Pekala, efendim,' diye yanıtlar hizmetkar ve kendisine söylendiği gibi toplar bütün körleri.
'İşte bir fil' diye orada toplanmış bütün körlere seslenir hizmetkar. Adamlardan birine filin kafasını, bir diğerine kulaklarını, diğerine dişini, bir başkasına hortumunu, ayaklarını, sırtını, kulaklarını, kuyruğunun püskülünü tanıtarak anlatır her birine.
"Körler fili hissettiklerinde, raca her birinin yanına gider ve 'Evet, kör adam, fili gördün mü? Anlat bana, ne çeşit bir şeydir bir fil?' diye sorar.
"Bunun üzerine kendisine kafası tanıtılan adamlar yanıtlar, 'Efendim, bir fil çömleğe çok benzer.' Kendilerine kulakları tanıtılanlara gelir sıra, 'Bir fil daha çok harman sepetine benzer.' Sonra dişleri tanıtılanlar söz alır ve filin bir saban demiri olduğunu söylerler. Sadece hortumunu tanıyanlar onun bir saban olduğunu anlatır; diğerleri filin gövdesinin bir tahıl ambarı olduğunu; ayağının, bir sütun; sırtının bir mortar***;kuyruğunun; bir havaneli, kuyruğun püskülünün bir fırça olduğunu söyler.
"Sonra hep beraber bağırıp çağırmaya başlarlar, 'Evet öyle!' 'Hayır, öyle değil!' 'Bir fil öyle değildir!' 'Evet, aynen öyledir!' ve bu böyle ta ki dövüşecek noktaya gelinceye kadar devam eder.
"Raca ortaya çıkan sahneden oldukça memnundur."
"İşte böyledir çeşitli fikirlere tutunmuş kör ve görmeyen vaizler.... bilgisizliklerinde onlar tabiatları gereği kavgacı ve tartışmacıdır, ve her biri gerçeğin şu veya bu olduğunu iddia etmeyi sürdürmekte."
Buda, şu dörtlükle anlatımını noktalar;
Nasıl tutunuyor ve atışıyorlar, kimi iddia edenler
Vaazcılar ve rahipler kutsal ismi!
Atışıyorlar, her biri kendi bakışına tutunmuş.
Bu insanlar sadece bir yüzünü görür şeylerin.
"Filler ve
Körler" hikâyesinde olduğu gibi her birimiz filin farklı organını tutarak
fili tarif etme yoluna gitmeyelim, bir bütünlük içinde ilgili tüm tarafların
konuya ilişkin tespitlerini, bilgi ve birikimlerini, çözüm önerilerini
buluşturan çalışmalar yapmak en önemli ihtiyaç gibi görünüyor. Saygılarımla.
Dr.
Zeki Pehlivan
zepehlivan@yahoo.com
0 yorum:
Yorum Gönder